Bölüm 28

Sürekli Sunulan Yakmalık Sunu

Mısır’dan Çıkış 29:38-46

Kahinlerin göreve atanması konusundan sonra, sürekli sunulan yakmalık sunu ile ilgili talimatları gözden geçireceğiz. Sürekli, çünkü bu sunuların İsrailoğullarının tüm kuşakları tarafından her sabah ve her gece sunulmaları gerekiyordu. Aslında bu sunu, sürekli bir günlük sunu idi.

“Düzenli olarak her gün sunağın üzerinde bir yaşında iki erkek kuzu sunacaksınız. Kuzunun birini sabah, öbürünü akşamüstü sunun. Kuzu ile birlikte dörtte bir hin (yaklaşık 0.9 litre) sıkma zeytinyağı ile yoğrulmuş onda bir efa (yaklaşık 1.3 kg.) ince un ve dökmelik sunu olarak dörtte bir hin şarap sunacaksınız. Öbür kuzuyu akşamüstü, beni hoşnut eden koku, yakılan sunu olarak, sabahki gibi tahıl sunusu ve dökmelik sunu ile birlikte bana sunacaksınız.

Bu yakmalık sunu, Buluşma Çadırı’nın giriş bölümünde, Rabbin huzurunda, kuşaklar boyu sürekli sunulacaktır. Musa ile konuşmak için orada İsrail halkı ile buluşacağım.İsrailliler ile buluşurken, çadır görkemim ile kutsal kılınacak.

Buluşma Çadırı’nı ve sunağı kutsal kılacak, Harun ile oğullarını bana kahinlik etmeleri için görevlendireceğim. İsrailliler arasında yaşayacak, onların Tanrısı olacağım. Anlayacaklar ki, aralarında yaşamak için onları Mısır’dan çıkaran Tanrıları Rab benim. Tanrıları Rab benim.” (38-46. ayetler)

Bu ayetlerde, gözlemleneceği gibi, üç şey vardır; yakmalık sunu ve ona eşlik eden şeyler; Tanrı ve Halkı arasındaki buluşma yeri; ve onların Tanrıları olarak Yehova’nın aralarında yaşaması.

Yakmalık sunu, bir yaşında iki erkek kuzudan oluşuyordu, biri sabah, diğeri ise akşamüstü sunulmalı idi. Sunuya hiç bir zaman ara verilmeyecekti. (Bakınız Çölde Sayım 28:3, 6, 10, v.b; Ezra 3:5) Son bölümde açıklandığı gibi, bunun anlamı – örneğin, bu özellik içinde Mesih’in kurbanının bir sembolü olarak – O’nun ölüme dek giden adanmışlığıdır, Kendi halkı için günah dahi yapılarak nihai itaatini kanıtladı; günahı üstlendi ve Tanrı’nın yüceliği için itaat etti. Bu yüzden sunağın üzerindeki her şey yanıp tükendi ve Rabbin önüne, hoş bir koku olarak yükseldi (bakınız Levililer 1); ve bu hoş koku Tanrı’nın, O’nun ölümünü kabul ettiğini ortaya çıkarttı, evet, Tanrı, Mesih’in ölümünde, Kendi isteğine itaat edilmesinin sonsuz zevkini tattı. Bu nedenle, sunu bizi önümüzde sürekli sunulur iken, Tanrı bunun aracılığı ile İsrail’in üzerinde durabileceği ve sununun kokusu ile kabul edileceği bir temel attı. Bu durum, böylelikle imanlının konumunun, Sevgili’deki kabul edilişinin temelini açıklayan bir örnek haline gelir; çünkü nasıl sürekli sunulan yakmalık sununun hoş kokusu İsrail adına Tanrı’nın önüne yükseliyor ise, aynı şekilde Mesih’in tam olarak kabul edilmesi de Kendininkilerin adına her zaman gözlerinin önündedir. Bu nedenle, şöyle diyebiliriz:

“Mesih bu dünyada nasıl ise, biz de öyleyiz;” çünkü O’nun kurbanının tüm hoş kokusu içinde ve Oğlu’nu tam kabul edişinde tanrısal huzurda durabiliriz.

Yakmalık sunuya eşlik eden şeyler iki tane idi; önce, dörtte bir hin sıkma zeytinyağı ile yoğrulmuş onda bir efa ince un;” ve ikinci olarak, “dörtte bir hin şarap.” Birincisi bir yiyecek sunusu ve ikincisi ise bir içecek sunusu idi. Kahinlerin adanması ile bağlantılı olarak işaret edilen yiyecek sunusu, Mesih’in yaşamdaki adanmışlığının bir sembolüdür, O’nun, Tanrı’nın isteğine ve yüceliğine olan tüm adanması. İnce un, Mesih’in, İnsanlığı ile ilgili Kutsal Ruh tarafından vücuda getirildiğine dair gizemli gerçeği ima etmek için yağ ile karıştırıldı. (Levililer 2) Ve bunun sonucu olarak O’nun dünyadaki yaşamının mükemmelliğini temsil etti – mükemmel bir şekilde itaat eden Yaşamı, bu kanalda akan Canının her enerjisi, Babasının isteğini yapmasının O’nun yiyeceği olması ve O’nun, işini tamamlaması. İsrail, tüm bunların sonucunda O’nun yaşamının ve ölümünün tüm değeri ve kabul edilişi içinde Tanrı’nın önünde idi – çarmıhta günah yapıldığı zaman, sergilenen itaatinin mükemmelliğinin en yüksek derecedeki ifadesi ya da Yaşamının mükemmel adanmışlığı gözden geçirildiğinde Tanrı için ifade ettiği her şey. İçecek sunusu, şaraptan oluşuyordu. Şarap, bir sevinç sembolüdür. – “Tanrı’yı ve insanı neşelendirir;” ve şarap burada Tanrı’ya sunulduğu için O’nun sevincinden, sunulan kurban için duyduğu sevinçten söz edilir. Ancak, şarap O’nun halkı adına kahin tarafından sunuldu. Bu nedenle, aynı zamanda O’nun biricik Oğlu’nun yaşamındaki mükemmellik ve ölümündeki adanmışlık, onların Tanrı’nın duyduğu sevinç ile olan paydaşlıklarını da ifade etti. Tanrı’nın yüreği böyledir. O, bizi Kendisi ile paydaşlığa getirir, bize Kendi zevklerinden tattırır, öyle ki O’nun yüreğinden dışarı akan sevinci, aynı zamanda bizi de doldursun ve övgü ve hayranlık ile dolup taşabilelim. Yuhanna bu yüzden şöyle der, “Bizim paydaşlığımız da Baba ile ve Oğlu İsa Mesih’ledir.” 1. Yuhanna 1:3)

Bundan sonraki konu, Tanrı’nın, Halkı ile buluşma yeridir. Musa’ya, Bağışlanma Kapağı’nın üzerinde lütuf aracılığı ile Yehova ile buluşma izini verildi. (Mısır’dan Çıkış 25:22; Çölde Sayım 12:8); ama halk, buluşma çadırının kapısının ötesine geçemezdi. Yakmalık sununun tunç sunak üzerinde sunulduğu yer burası idi; ve bu yüzden, kurban temel alınarak Tanrı ve İsrail arasındaki buluşma yeri burası idi. Bunun dışında olası başka hiç bir yer olamazdı; aynı şimdi Mesih’in Tanrı ve günahkar arasındaki tek buluşma yerini oluşturması gibi. Mesih olmaksızın Tanrı’ya yaklaşabilmenin mümkün olamayacağı – özellikle kurtarılmamış olan kişiler için – gerçeğini görmek en önemli konudur. “Yol, Gerçek ve Yaşam Ben’im. Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.” (Yuhanna 14:6) Buna ek olarak, çok iyi anlamanız gereken, Tanrı’ya, Mesih’in kurbanının temeli dışında yaklaşılamayacağıdır. Yakmalık sunu ile bağlantılı olarak ima edilen gerçek budur. Eğer çarmıh ve çarmıha gerilen Mesih önemsenmez ise, suçlu bir günahkar ve kutsal bir Yargıç arasında var olabilecek engellerden dolayı Tanrı ile bir ilişki kurulamaz. Ama, günahkar, Tanrı’nın kurbanının “hoş kokusu” üzerindeki konumuna götürüldüğü an, Mesih’in, ölümü aracılığı ile tamamladığı etki sayesinde Tanrı, günahkar ile lütuf ve sevgi içinde bir araya gelebilir.

Bunlara ek olarak bir başka şey daha vardır – Tanrı’nın, halkı ile buluşmak ve onlarda konut kurmak için gelmesinin sonucu. Tanrı, buluşma çadırını Yüceliği ile kutsal kılacaktır; topluluğun buluşma çadırını ve sunağı kutsal kılacaktır; ve aynı zamanda Kendisine kahinlik görevi hizmeti sunmaları için hem Harun’u hem de oğullarını kutsal kılacaktır. (43,44. ayetler) O, kurbandan dolayı her şeyi talep etti ve her şeyi Kendisi için ayırdı. Buluşma çadırı, sunak ve kahinler de aynı şekilde kutsal kılınırlar – Yehova’ya hizmet için O’nun hizmetine ait olanlar olarak talep edilirler. Buluşma çadırı ile ilgili söylenen “görkemimle kutsal kılınacak “ ifadesi dikkat çekicidir. O’nun yüceliği tüm yeryüzünde yalnızca orada en kutsal yerde sergilenir – varlığının sembolü olan Şekina [Tanrı’nın tecellisi] adlı parlak bulut içinde. Bu şekilde gözler önüne serilerek, buluşma çadırını yeryüzünde var olan diğer her şeyden ayırmış oldu, onu kutsal bir yer yaptı ve kutsal kıldı. Ama yalnızca bu kadar değil. Oradaki görkemi, sunulan her şeyin ölçü birimi haline geldi. Şimdi sahip olunan gerçeğin ışığında O’nun yüceliğinin erişilmezliği ortaya çıkar. Sunulan her şeyin O’nun yüceliğine uygun olması gerekir.Bu yüzden, Romalılar’a mektupta “herkesin günah işlediğini ve O’nun yüceliğinden yoksun kaldığını” okuruz; bu ayet, O’nun yüceliğinin taleplerine yanıt vermediğimiz sürece suçlu günahkarlar olarak, yüceliğinin önünde asla bir an dahi durmamız mümkün değildir. Konu, ilerlemeye devam eder. Buluşma çadırı yeryüzünde idi ve Tanrı’nın yersel halkının ortasında idi. Bu nedenle, O’nun yüceliği tarafından kutsal kılınmış olan, buluşma çadırı bu durumda aynı zamanda peygamberliğe özgü bir hal de aldı – tüm yeryüzünün O’nun yüceliği ile doldurulacağı gün ile ilgili peygamberlik. Bu, böylelikle bin yıllık bereket ile ilgili parlak bir vaat belirtiyordu.

Bu konu bizi üçüncü noktaya götürür – Tanrı, halkının arasında yaşıyor. Bu, kutsal bir yerin bina edilmesi ile ilgili beyan edilen bir konudur (25:8), ve halkının arasında yaşamasının sonucunda, halkı O’nunla ilişki kurabilecek ve O’nu kurtuluş Tanrısı, onları Mısır ülkesinden dışarı çıkartmış Olan olarak bilecekti. Aralarında yaşamasının temeli, tamamlanmış kurtuluş idi. Böylelikle, daha önce de söylenmiş olduğu gibi, O, asla Adem, Nuh, İbrahim ya da diğer ataların arasında yaşamadı, ama bu kişilerin hepsine O’nunla yakın ilişkinin tadını çıkartmaları için izin verişmişti. İsrail, Mısır ülkesinde iken İsrail’in arasında yaşamadı, yaşayamazdı; ama onları tutsaklıklarının evinden çıkarttıktan ve Kızıl Deniz’den geçirdikten sonra, kutsal yerinin halkının arasında olmasını arzu etti. Kurbanın hoş kokusu – Mesih’in kurbanının Tanrı tarafından kabul edilmiş olmasının sembolü – çevresine kurtarmış olduğu kişileri yerleştirmesini mümkün kıldı. Ama, aslında onların arasında yaşamasından daha fazlası da söz konusu idi: aynı zamanda ilişki de mevcuttu. “Onların Tanrısı olacağım.” Burada dikkat edilmesi gereken nokta, O’nun lütfu aracılığı ile Kendi halkı olmalarına rağmen, halkının O’nun nesi olacağı değil, O’nun halkı için ne olacağı idi. “Onların Tanrısı” – söz ile anlatılamayan bereketler ile dolu ifadeler; çünkü Tanrı, halkının Tanrısı olmayı üstlendiği zaman, onlar ile ilişkiye girmeye tenezzül eder, rehberlik, destek olmak, savunmak ve sıkıntıdan kurtarmak gibi ihtiyaç duydukları her şeyi onların Tanrısı olarak onlar için garantiler. Mezmur yazarı, böyle harika bir ilişkinin bereketini görerek coşku içinde: “Ne mutlu Tanrısı Rab olan halka!” dedi. (Mezmur 144:15) Ama her şeye rağmen, görmüş olduğumuz gibi, O’nun halkının arasında yaşamasının nedeni, halkının O’nu tanıyabilmesi ve kurtuluş aracılığı ile O’nu bilmesi idi. O’nun yüreğinin arzusu bu idi ve bu arzusunun peşinden giderek, onları Mısır’da ziyaret etti; firavunu, ülkesini ve halkını bir çok yargı ile vurdu ve halkını yüce eli ve uzattığı kolu ile Kendisine getirdi ve şimdi buluşma çadırının bina edilmesi gerektiğini buyurdu. O, kurtardıklarının mutluluğu ve sevinci ile sevindi ve çevresini mutlu ve sevinçli insanlar ile kuşattı. Tanrı’nın düşüncesi böyle idi, ama yine de çok az kişi bu sevince dahil oldu. Ama ertelenmiş olsa bile, bu düşünce bir gün tam ve mükemmel bir şekilde gerçekleşecektir. İsrail oymakları tarafından çevrelenmiş olan çöldeki buluşma

çadırı, sonsuzluk konumunun bir örneğidir. Tanrı’nın burada ifade ettiği amaç tekrar edildi (Levililer 26:12) ve bin yıl ile ilgili olarak yeniden onaylandı. (Hezekiel 37: 27,28) ancak tüm bunların hepsi Tanrı’nın, halkı için planlamış olduğu tam bereketin yalnızca gölgeleri idiler. Ve daha fazlası olmaları mümkün değildi ve bu yüzden sonsuz konuma ulaşılıncaya dek mükemmelliğin frakına varılmaz. Tanrı şimdi bile yeryüzünde yaşıyor, çünkü kilise Ruh aracılığı ile O’nun evidir; ve evlatlık Ruhu’nu almış olan her imanlı, Kutsal Ruh’un bir tapınağıdır. Ama Tanrı’nın, Mesih’teki tüm amaçları tamamlandığı zaman, bu düzenin kurtarılmışları yeni Yeruşalim gibi Tanrı’nın sonsuz buluşma çadırını ve konut yerini biçimlendirirler. (Vahiy 21)

“Ama kim, yaşayan ışığın
o görkemli parlaklığını anlatacak!
Orada Tanrı’nın tüm parlaklığı görünür
Ve Kuzu’nun yücelikleri konut kurmuştur.
Tanrı ve Kuzu oradaki ışık
Ve tapınak olacaklardır.
Ve oradaki parlak kalabalık
Örtülü gizemi sonsuza kadar paylaşacaktır.”