Bölüm 9

Şimdiki Zamandaki Aralık


“Tanrının öteki uluslardan kendine ait olacak (kendi Adı için) bir halk çıkarmak amacı ile onları ziyaret etti.” (Elçilerin İşleri 15:14)

"İsraillilerden bir bölümünün yüreği, öteki uluslardan kurtulacak olanların sayısı tamamlanıncaya dek duyarsız kalacaktır.” (Romalılar 11:25)


O’nunla birlikte tüm yeryüzünde egemenlik sürmesi planlanmış
Seçilmiş Gelininin önce tamamlanması gerekir;
İsrail ondan sonra Kurtarıcısının eşsiz değerini bilecektir.


Fısıh, Mayasız Ekmek ve İlk Ürünler Bayramlarının hepsinin bir hafta içinde yer aldıklarını hatırlayacaksınız. İlk ayın on dördüncü gününde başladılar ve yedi gün sürdüler. İlk Ürünler Bayramından elli gün sonra Pentikost Bayramı üçüncü ayda geldi.

Pentikost bayramından sonra hiç bir bayramın yer almadığı uzun bir aralık dönemi oldu. Üçüncü ayın başlangıcından yedinci ayın başlangıcına kadar yani yaklaşık dört ay boyunca Tanrı tarafından O’na gelinmesi için yeni bir çağrı yapılmadı.

İnsanlar bu uzun dönem boyunca ne yaptılar? Tarlalarını ektiler ve hasatlarını birlikte topladılar.

Bu uzun zaman aralığı bize günümüz ile ilgili bilgi verir. Rab şimdiki zaman sırasında ne yapıyor? O, tarlalarını biçiyor ve ürününü kendisine almak için tahılını bu dünyadan topluyor. Rab İsa’nın şu sözlerini hatırlayın: Size doğrusunu söyleyeyim: buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe yalnız kalır. Ama ölürse çok ürün verir.” Yuhanna 12:24.

Bu ayette sözü edilen buğday tanesi Rab İsa Mesih’tir. O öldü ve tekrar dirildi (İlk Ürünler) ve şimdi çok ürün veriyor. Bu nedenle görüyoruz ki, bir bayram olmadan geçen bu dört ay şimdiki zaman ile ilgilidir: Rab, dünyadan kurtarmış olduğu kişileri yani hasadını topluyor ve ürününü alıyor. Kutsal Kitapta tüm dünyanın tövbe edeceğini asla okumayız ama bunun yerine şunu okuruz:” Ama kötüler ve sahtekarlar, aldatarak ve aldanarak, git gide daha beter olacaklar.” (2.Timoteos 3:13)

Kilise bu kötü dünyadan çağrılmış olan kişilerden oluşur.

Ama tam Rabbin bayramlarının ortasında ve Pentikost bayramı ile Boru Çalma bayramı arasında bir kesilmeye (aralığa) benzeyen bir parantez ile karşılaşırız. Levililer 23:22 ayetinde şunu okuruz:” Ülkenizdeki ekinleri biçerken tarlalarınızı sınırlarına kadar biçmeyin. Arta kalan başakları toplamayın. Onları yoksullara ve yabancılara bırakacaksınız. Tanrınız Rab benim.” Ve böylece İsrailli çiftçinin ekin tarlalarındaki son ürünü kestiği zaman ne görürüz? Toplanıp ambara götürülecek başaklar ile karşılaşırız. Ama aynı zamanda başka şeyler de görürüz: tarlaların köşelerinde iyi ürünler durmaktadır ve toprağın üzerinde düşürülmüş ama toplanmamış olan avuçlar dolusu başaklar da vardır.

Rab İsa’nın kendisi “tarlanın dünya olduğunu” söyler (Matta 13:38) ve bu konudan her ne kadar bir benzetme içinde söz edildi ise de bu örneğin gerçekte de doğru olduğuna inanırız. “Tarlaların köşeleri” ifadesi uzak yerleri anlatır, -“Dünyanın dört bucağı” (Elçilerin İşleri 1:8), Rab, göklere dönmeden hemen önce hizmetkarlarını dünyanın dört bucağına göndermiştir. Ama ne yazık ki bu “tarlaların köşeleri” hala putperestlik ile doludur. Ancak bu durumun Rabbin bize gitmemizi söylemiş olduğu “dünyanın dört bucağına” gitmememiz için bir bahane olabileceğini bir an için bile düşünmeyin. İtaat bizden gitmemizi talep eder. Tarlada oluşan bu iyi ürünler boşa mı gidecektir? Hayır, Rab elbette onların kaybolmalarına izin vermeyecektir. “Arta kalan parçaları toplayın. Hiç bir şey ziyan olmasın” (Yuhanna 6:12) diyen Rab, bu iyi ürünü kaybetmeyecektir. Arta kalan bu bakiye yoksul ve yabancılar için ayrılmış idi. Başakların kesildiği tarlalarda kalan bu iyi ürün bakiyesi bize bir başka bakiyeden söz etmez mi? Söz ettiğine inanırız.

Bakiye sözcüğünün anlamı” arta kalandır.” Günlük konuşmamızda bu sözcüğü pek çok farklı konu için kullanırız. Kutsal Kitapta, Tanrının Ruhu bu sözcüğü, Yahudi halkının ya da İsrail ulusunun büyük bir bölümünün Tanrıya sırt çevirmesinden sonra geriye kalan sadık ve tanrısayar olanlarını tanımlamak için çok sık kullanır. Kutsal Kitaptaki peygamberler, böyle bir topluluğun olacağını mükemmel bir netlik ile bildirirler. Yeşaya (Yeşaya 1:9) şöyle der: “Her şeye egemen Rab bazılarımızı sağ bırakmamış olsa idi Sodom gibi olur, Gomora’ya benzerdik.” Yeşaya 10:21,22 ayetlerinde yine bu sağ kalanlardan söz edilir ve bu ayetlerde bu kişilerin gelecekteki bir günde var olacakları aşikardır. “Geriye kalanlar, Yakup soyundan sağ kalanlar, güçlü Tanrıya dönecekler. Ey İsrail, halkın denizin kumu kadar çok olsa da ancak pek azı dönecek.” Okuyucu aynı zamanda konu ile ilgili şu ayetleri de değerlendirmelidir: Yeşaya 11:11, Yoel 2:32 ve 3:1,2, Mika 4:7. Aynı zamanda Romalılar11. bölüme de bakınız. Bu ayetlerin bize, kilise Mesih ile birlikte olmaya çağrıldıktan sonra bu dünyada kurtulacak olan İsrail halkının geri kalanlarından söz ettiğine inanıyoruz.

Kutsal yazılar aynı zamanda Suriye, Aşdot ve Filisti gibi diğer uluslara ait sağ kalmış kişilere de değinir. Ancak hemen hemen her durumda “geri kalanlar” ifadesi İsrail’i işaret eder ve özellikle gelecekte bir gün var olan İsrail’i belirtir.

Kutsal Kitabı anlamak isteyen Hristiyan için “geri kalanlar” ile ilgili bu gerçeği net olarak anlamak çok önemlidir. Bu konu ile ilgilenen kişilere W.Trotter tarafından yazılmış olan “Plain Papers on Prophetic subjects” adlı kitabı okumalarını tavsiye ediyoruz. Bu kitabın 16 ve 17. Sayfalarında bu konu hakkında ayrıntılı bilgi bulabilirler.

Başaklar toplandıktan sonra tarlalarda yoksullar ve yabancılar için bırakılan bu iyi ürünün arta kalanlarının bize İsrail ile ilgili bu örneği anlattıklarına inanıyoruz.

Ama okuduklarımıza göre bu başaklar yalnızca yoksullar değil aynı zamanda yabancılar için de bırakılırlar; bize “yabancılar” sözcüğü ile söylenmek istenen nedir? Yabancı ile kast edilenin kilise Mesih ile birlikte olmak üzere dünyadan alındıktan rilmsonra aynı zamanda diğer uluslardan da kurtulması gereken kişileri ifade ettiğine inanıyoruz. Vahiy 7:9 ayetinde geri kalan bu kişilere işaret edildiğine inanıyoruz. “Bundan sonra gördüm ki, her ulustan, her oymaktan, her halktan ve her dilden oluşan kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyordu. Hepsi de birer beyaz kaftan giymişti ve ellerinde hurma dalları vardı.”

Diğer uluslardan arta kalanların Matta 25:31-46 ayetlerinde tekrar görüldüklerine inanıyoruz. Orada çeşitli farklı kişiler ya da topluluklar görürüz, Kral’ı, Kral’ın “kardeşlerini”, “tüm ulusları” görürüz; Rab İsa, aynı bir çoban gibi koyunlarını keçilerinden ayırır. “Ulusların yazgısına karar verecek olan şeyin Kral’ın “kardeşlerine” davranış şekli olduğunu fark edeceksiniz. Biz bu kişilerin arta kalan tanrısayar Yahudiler olduğuna inanıyoruz. Kutsal Kitap bize, “koyunların” tüm uluslardan yani diğer uluslardan olduğunu söyler. Bu neden ile bu benzetmede sözünü ettiğimiz diğer uluslardan ve Yahudilerden arta kalanları görürüz.

Lütfen bu ayetin Mesih’i ve çarmıh aracılığı ile sunduğu kurtuluşunu reddeden ve günahları içinde kalmaya devam eden kişilerin de kurtulacağını öğrettiği anlamına geldiğini düşünmeyin. Kutsal Kitap bu konu ile ilgili çok net bilgi verir.” İman edip vaftiz olan kurtulacak. İman etmeyen ise hüküm giyecek.” (Markos 16:16) “bütün bunlar Rab İsa alev alev yanan ateş içinde güçlü melekleri ile gökten gelip göründüğü zaman olacak. Rabbimiz İsa tanrıyı tanımayanları ve kendisi ile ilgili müjdeye uymayanları cezalandıracak. Böyleleri Rabbin varlığından ve yüce gücünden uzak kalarak sonsuza dek mahvolma cezasına çarptırılacaklar. Bütün bunlar Rabbin kendi kutsalları arasında yüceltilmek ve bütün imanlılarda hayranlık uyandırmak üzere geldiği gün olacak. Sizler ise iman edenlerdensiniz. Çünkü size ettiğimiz tanıklığa inandınız.” (2.Selanikliler 1:7-10)

Hayır, Kutsal Kitap bu konuda yeterince nettir. Şimdi hem Yahudi hem de diğer uluslardan olan ve Mesih aracılığı ile Tanrının merhamet sunusunu kabul eden aen kötü günahkar için bile karşılıksız kurtuluş vardır. Ama şimdi bu sunuyu küçümseyen ya da reddeden kişiler için de mahvolma ve sonsuz cezaya uğrama vardır. Bu sunuya hayran kalabilir ve onu bir gün kabul etmeye tam niyetli olabilirsiniz,- ama şu ciddi soruyu soran yine de Tanrının sözüdür: “Böylesine büyük bir kurtuluşu görmezden gelir isek o zaman nasıl kurtuluruz?”

Günümüzdeki öğretmenlerin sizi cehenneme gitmeniz için aldatmalarına izin vermeyin. Size ölümden sonra ikinci bir şans olduğunu söyledikleri ya da Rabbin gelişinde geride bırakılmanıza rağmen sonra dönüp kurtulabileceğinizi anlattıkları zaman onlara inanmayın. Hayır, “Tanrı yalana kanmaları için onların üzerine yanıltıcı bir güç gönderiyor. Öyle ki, gerçeğe inanmayan ve kötülükten hoşlananların hepsi yargılansın. (2.Selanikliler 2:11-12)

Şeytanın “ikinci şans müjdesini” vaaz eden hizmetkarları olduğunu biliriz. Ama sizi uyarıyoruz, bu müjde şeytanın müjdesidir, Tanrının müjdesi değil! Tanrı şöyle der:” Uygun zaman İŞTE şimdidir. Kurtuluş günü işte ŞİMDİDİR.” (2.Korintliler 6:2) Ağlayacak olan pek çok kişi için durum ne kadar dehşet verici olacak, - “Ürün biçme zamanı geçti, yaz sona erdi. Biz ise kurtulmadık diye haykırıyorlar. (Yeremya 8:20)

Lütfen bu konuda oldukça net olalım. Çünkü Tanrının lütfu bize, kilise yukarı alındıktan sonra hem Yahudilerden hem de diğer uluslardan oluşan esirgenmiş ve kurtarılmış olan (pek çoğunun ölüm acısı çekmesine rağmen) bir bakiye olacağını söyler. Bu durum, sizin ya da başka herhangi biri için Mesih’in ve O’nun Yüce Kurtarışının kabul edilmesinin ertelenmesine neden olacak bir bahane değildir.

Şimdi bu ürünü İsrail tarlalarının köşelerinde bırakalım ve gözlerimizi kesilmiş ve ambarlara toplanmaya hazır olan başaklara çevirelim.

Haftalar bayramından Boru Çalma bayramına kadar süren yaklaşık dört ay süren uzun dönemden söz etmiştik; bu durum şimdiki 1900 yıldan daha fazla sürmüş olan uzun dönemi anlatır; Rab bu dönem sırasında kendisine ait olan kişileri kiliseyi oluşturmak için her oymak ve her ulustan toplamakta idi. O’nun başakları ambara yani yuvaya götürmek için toplayacağı gün gelecektir. (Matta 13:30) O güne “hasat yuvası” adını veririz. O gün bir sevinç günüdür; aylarca uğurlarına çalışarak ve bekleyerek yorgun düştüğümüz yeryüzünün değerli ürünleri sonunda Yuvaya getirilirler. Ve o büyük hasat günü geliyor ve tez geliyor; Hasat’ın Rabbinin kendisi değerli ürününü almak için bizzat geliyor. “Rabbin kendisi bir emir çağrısı ile, baş meleğin seslenmesi ile ve Tanrının borazanı ile gökten inecek. Önce Mesih’e ait ölüler dirilecek. Sonra biz yaşamakta olanlar, hayatta olanlar, onlarla birlikte Rabbi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab ile birlikte olacağız.” (1.Selanikliler 4:16,17)

Bu hasat zamanıdır; Rab kendisine ait olanları toplar, amacı onları Babasının Evine götürmektir. Tarlaların dört bucağında daha fazla ürün olduğu ve hiç kuşkusuz hasadın bir sonraki aşamasında yerde bırakılmış oldukları doğrudur. Ama Rab ölü ve diri olan kilisesini toplamak için geldiği zaman, bu, O’nun hasadının yüce başlangıcı olacaktır.

Rabbin bayramlarının hepsi için belirli bir zaman verilmiş olduğuna dikkat edin. Ancak bu başakların toplanması konusunda kesin bir tarih verilmemiştir. Bu bölümde yazılanlara bakılacak olur ise, Pentikost bayramından sonra herhangi bir zamanda  gerçekleşmiş olabilir. Ve bu neden ile Yeni Antlaşma’da kutsallardan daima Rabbin göklerden gelişini beklemeleri ve bunu gözlemeleri istendi. Rabbin geliş tarihi ile ilgili kesin bir zaman verilmedi. Ama Selanikliler “yaşayan gerçek Tanrıya kulluk etmek, O’nun ölümden dirilttiği ve bizleri gelecek gazaptan kurtaran Oğlu İsa’nın göklerden gelişini beklemek üzere putlardan Tanrıya döndüler.” (1.Selanikliler 1:9,10)

Pavlus, kendisinden söz eder iken şu sözleri kullanabildi: “Sonra biz, Rabbin gelişine dek hayatta olanlar!” Pavlus ölmeyi beklemiyor idi; Rabbin göklerden gelişini bekliyor idi.


Ölmeyebiliriz, ama yükselebilir ve Rab ile buluşabiliriz.
Ah, şu birkaç sözcükte yer alan parlak yücelik!
Göz açıp kapayana kadar geçen süre içinde aniden değiştirilmek!
Ve Rabbimizi yüz yüze görmek!
Bazılarımız ölmeyecek ama yükselecek ve Rab ile buluşacak.
Ah, bu vaat ne kadar değerli, sadık, gerçek ve doğrudur!
Bu vaadin gününü ve zamanını bilmiyor olmamıza rağmen,
O’nun kendisinin güç ile geleceğini biliyoruz.”


Bize, Rabbin gelmesinden önce pek çok şeyin olması gerektiğini söyleyen insanlar olabilir ama Kutsal Kitap bize böyle söylemez. Kutsal yazılardaki bu net ve basit öğretiş, Rabbin bize her an gelebileceğini beklememiz içindir.

Rabbimizin Yuhanna 4:35 ayetindeki sözlerinin bu dört aylık süreye işaret edip etmediğini merak etmekteyiz. “Sizler, ‘Ekinleri biçmeye daha dört ay var’ demiyor musunuz? İşte size söylüyorum, başınızı kaldırıp tarlalara bakın. Ekinler sararmış, biçilmeye hazır!” O’nun gözleri Hasat Yuvasının o yüce gününe, yüzlerce yıl sonrasına baktı; Kendisine ait olanların hepsini sonsuza kadar Kendisi ile birlikte olmaları için yukarı alır iken aynı zamanda çevresindeki tarlalara da baktı ve biçilmeye hazır haldeki olgunlaşmış ekinleri gördü.

Sevgili imanlı kardeşim, O’nun buyruğuna yanıt vermek için başınızı kaldırıp baktınız mı? Tarlalar, O’nun gününden daha az mı “sararmışlar”? Bizi yuvaya, kendisine çağırmak için bağıracağı günü bekler iken hasadın Rabbi, ürünler kaybolmadan önce, o sararmış ekinleri görebilmemiz ve biçebilmemiz için yüreklerimizi harekete geçirsin!


Boru sesine kulak verin! İşte çalıyor!
Çağlar boyu süren uyku son buluyor.
Ve işte! Yüceliğin ışığı pek çok ağrıyan baş üzerine iniyor.

 

Bir an içinde değişiyoruz, - yaşama yükseltiliyoruz.
Bizi göklere çağıran baş meleğin sesini duyan diriler ve ölüler yükseliyorlar.

 

İnsanlar ile dolu, kalabalık havada, kartal kanatlarında süzülüyoruz;
Sevginin sevinç doluluğundaki konutunda yaşayacağız ve
Orada artık üzüntü asla olmayacak.

 

Görkemli ışıktan gözleri kamaşmış olan sevgili başlar!
Kurtarıcılarını şimdi tek bir bulut bile olmayan gökyüzünde görüyorlar.
Geçmişte bizi sevinçli kılan parlak ve bereketli umudumuz Rab!

 

Sonunda, sonsuza kadar Sende dinlenmemiz mümkün olacak.
Burada üzüntü feryatları son bulur.
Dua sesleri biter; çünkü artık ihtiyaç kalmamıştır.

 

Övgü, sonsuz övgü, bu parlak ve bereketli yeri dolduran,
Senin lütfunun gizemlerinin her göz tarafından,
Peçesiz olarak görüldüğü o yerde yalnızca övgü sesleri duyulur.

 

Ey Rab, sonsuz günler boyunca şimdi zafer şarkımızı söyleyeceğiz.
Ve yalnızca seni övmek için yaşayacağız.


Ürün bol. Luka 10:2.

Ekinler sararmış ve biçilmeye hazır. Yuhanna 4:35.

Yerin ekini olgunlaşmış bulunuyor. Vahiy 14:15.

Ürün biçme zamanı geçti. Yeremya 8:20.