Bölüm 3

Yedi Bayram


“Belirli Zamanlarda Kutsal Toplantılar olarak ilan edeceğiniz Rabbin Bayramları” (Levililer 23:4)

“Bunlar gelecek şeylerin gölgesidir.” (Koloseliler 2:17)


Rabbin bayramlarını ayrı ayrı ve ayrıntılı olarak gözden geçirmeden önce hepsine bir arada göz atalım.

Yedi bayram vardır ya da eğer Fısıh’ı da dahil eder isek sekiz bayram vardı.

(Eğer olayların gelişimine bakar isek bayramları daha iyi anlarız.)

Fısıh bayramı pek çok şekilde diğer bayramlardan daha farklı idi.

Fısıh bayramı Levililer kitabının diğer bayramlardan ayrı bir bölümünde açıklanır. Bu bayramın konusunun şöyle başladığı dikkatinizi çekecektir. “Kutsal toplantılar olarak ilan edeceğiniz bayramlarım, Rabbin bayramları şunlardır:” (Levililer 23:2) Fısıh bayramından söz ettikten sonra, diğer yedi bayram ile ilgili tanımın girişi için yazılmış olan sözcükler hemen hemen aynıdır: “Rabbin bayramları şunlardır:” (ayet 4) Başka hiç bir bayram bu özel tanım ile belirtilmez.

Aynı zamanda Fısıh da her hafta kutlanır idi; diğer tüm bayramlar ise yılda bir kutlanırdı.

Fısıh bayramı, halkın kendi yuvası olarak görülürdü. Ama diğer bayramların Rabbin Kendi adını vermek için seçmesi gerekli olan bir “yerde” kutlanmaları gerekir idi. (Yasanın Tekrarı 12:14; 16:6)

Fısıh bayramı hiç bir zaman tam olarak yerine getirilmedi ve sonsuzluğa kadar da tam olarak yerine getirilmeyecek. Ama diğer yedi bayramın hepsi belirli bir zaman içinde tam olarak yerine getirilir.

Yedi bayram iki bölüme ayrılabilir: ilk bölümde dört ve ikinci bölümde üç bayram yer alacaktır.

Fısıh, Mayasız Ekmek bayramı, İlk Ürünler bayramı ve Pentikost (Haftalar bayramı) ilk dört bayramdır.

Sonra tüm bayram zamanları birbirlerine yaklaştılar. Ve daha sonra yaklaşık dört aylık bir ara oldu; bu ara esnasında Yeruşalim’deki halk arasında ne Rabbin bayramı yapıldı ne de kutsal toplantılar! Pentikost bayramı ve onu izleyen Boru Çalma bayramı arasında uzun bir duraklama dönemi oldu. Bu, Pentikost (Haftalar Bayramı) ve onu izleyen bayram olan Boru Çalma bayramı arasındaki çok uzun süren bir ara idi. Ve bu ara sırasında Tanrı halkına yeni bir çağrı yapmadı. Rabbin bu davranışında kesinlikle bir amaç ve bizlerin öğrenmesi için bir ders mevcut idi. Onun bu davranışının anlamı belki de bu ilk bayramda resmedilen gerçeklerin gerçekleşmiş olmalarıdır; oysa son üç bayramda resmedilmiş olanlar henüz yerine gelmemişler idi. Pentikost (Haftalar) bayramı ve onu izleyen bayramlar arasındaki uzun mesafe belki de Pentikost gününden şimdi yaşadığımız güne kadar olan ve 1900 yıldan daha fazla süren uzun mesafeyi resmetmektedir.

İlk dört bayram Rabbin göksel halkı olan kilise ile bağlantılı gibi görünür. Son üç bayram ise Tanrının özellikle yersel halkı olan İsrail ile bağlantılı gibi görünmektedir. Ama yine de bu üç bayramda aynı zamanda göksel halkın da resmediliyor olma olasılığı vardır.

İlk dört bayramın tam olarak yerine getirildiğini göreceğiz ve bu durum bize şu beklentiyi verecek: son üç bayram tam olarak Tanrının Kendi zamanında yerine gelecekler. İnsanın başarısızlığı ve tüm insan kötülüğü Tanrının amaçlarını asla değiştiremez.

Bu bölümün imanımızı, Kutsal Kitabın her sözü ile ilgili olan tüm gerçeğe olan imanımızı nasıl da güçlendirmesi gerekmekte! Bize Kutsal Kitapta yazılı olanların sahte olduğunu söyleyen kişiler bu incelediğimiz bölüm gibi bir bölümdeki harikulade titizliği, gerçeği ve güzelliği göremeyecek kadar kör kişilerdir. Eğer böyle değiller ise Tanrının sözünden asla kuşkulanmamaları gerekir. İnsanın yaptığı işlere ne kadar yakından bakar isek bu işler o kadar kötü görünürler, ama Tanrının işlerini ne kadar yakından inceler isek Onun işleri o kadar güzel görünür.

Tanrı Fısıh bayramında, Pentikost bayramında ve Çardak bayramında İsrail’in tüm erkeklerine yılda üç kez Onun önünde görünmelerini emretti. (Mısırdan Çıkış 23:14-17)

Tanrının, adını vermek için seçmiş olduğu yere gelmişler idi. (Yasanın Tekrarı 16:16) Ve bu yere “boş eller” ile gelmemeleri gerekiyor idi. Yasanın Tekrarı 16:16; (Çince) Mısırdan Çıkış 29:24; Levililer 16:12; Yasanın Tekrarı 26:2

Hepsi ülkenin her tarafından tam merkeze toplandıkları zaman İsrail erkekleri ne kadar mutlu olmuşlardır! Hepsinin yüreği ve hedefi aynı idi; Rab ile buluşmak ve Tanrının onlara vermiş olduğu bereketin doluluğundan Tanrıya, Kendi payını vermek! “Her biriniz Rabbiniz Tanrının sizi kutsadığı oranda armağanlar götürmeli.” (Yasanın Tekrarı 16:17) İnsanlar, Mezmurlar kitabında yer alan (120-134) arasındaki kısa bölümün “Derecelerin Ezgileri” olarak adlandırılmış olduğuna ve bu şarkıların Yüce Kralın kenti olan Yeruşalim’e yolculuk ettikleri zaman söylendiklerine inanırlar.

Tanrı halkının yüreği doğru iken Rabbin bayramlarını kutlayarak sevindiler ve “Gelin, Rabbin evine gidelim” diyerek birbirleri ile söyleştiklerinde bunu söylemekten mutluluk duydular. (Mezmurlar 122:1)

Ama ne yazık ki, halkın yüreği Rabden döndüğü zaman halkın bayramlarını kutlamayı bir yük ya da zahmet olarak gördü ve çok geçmeden onları kutlamayı ihmal etti, öyle ki Hakimler kitabının son bölümünde Rabbin, bayramları için seçmiş olduğu yerden söz edildiği zaman (Hakimler 21:19), bu yerin bulunması hakkında en özenli yönlendirmeleri yapmak elbette elzemdir! Ama eğer her erkek Tanrının buyurmuş olduğu gibi o yere yılda üç kez gitse idi o zaman İsrail’deki her erkek yolu mükemmel olarak bilecek idi.

Malaki kitabında (1:10)Rab şu soruyu sorar:” Ne olurdu sunağımda boşuna ateş yakmayasınız diye aranızda tapınağın kapılarını kapatan biri olsa idi!”, ve Rabbe getirdikleri çalıntı, topal ve hasta (Malaki1:13)kurbanlar getirdikleri zaman Rabbe burun kıvırarak şöyle dediler: ”Ne kadar yorucu!” Aslında Malaki’nin günlerinde her şey o kadar kötüye gidiyordu ki, Tanrı şöyle konuştu: “Soyunuzu paylayacağım. Bayramlarınızda kurban ettiğiniz hayvanların gübresini yüzünüze saçacağım. Sizi önümden atacağım.” (2:3).

Bu gün eskiye kıyasla daha mı iyiyiz? Kendi değerlerimizin peşinden gitmek için Rabbin değerlerinden ne kadar sık dönüş yapıyoruz. Elçi Pavlus’un günlerinde bile Pavlus şu sözleri yazmak zorunda kalmış idi:” Herkes kendi işini düşünüyor, Mesih İsa’nınkini değil!” Filipeliler 2:21. Ve Pavlus’un yine şu sözleri yazması gerekmiş idi:” Asya ilindekilerin hepsi beni terk edip gittiler.” 2.Timoteos 1:15

Rab İsa yüreklerimizi öylesine doldursun ki diğer başka her şey çekiciliğini kaybetsin ve bizler de içtenlik ile şu sözleri söyleyebilelim:


“Kendime ait değilim,
Ben beni Yaratan’a aitim;
Yüreğim, gücüm, yaşamım ve her şeyim Onundur,
sonsuza kadar Onundur.”


Yuhanna Müjdesinde, Rabbin bayramlarının “Yahudilerin bayramları” haline geldiklerini gördük.

Mektuplar kısmına geldiğimiz zaman, biz, imanlıların, her yıl değil ama her haftanın ilk günü tek bir bayramları olduğunu görürüz. Ve Rabbin Kendisi ev sahibi olarak bizi Onun Sofrasından yememiz için masasına davet eder; bunu Onu hatırlamamız için yapar ve Onun Kendisi bizim ile birliktedir.

Fısıh, Mesih’in ölümünü önceden belirtir. Mayasız ekmek bayramı sevgide kutsal ve yetkin olan kutsalların paydaşlığını belirtir. İlk Ürünler bayramı Mesih’in dirilişinden söz eder, Pentikost(Haftalar) bayramı Kutsal Ruhun gelişine önceden işaret eder. Hasat zamanında (ayet 22), Mesih’in geri dönüşünü görebiliriz.

Tüm bu bayramların hepsi, Onu hatırlamak için hep bir araya geldiğimiz her haftaya dahil değil midirler?

Dönüp Mesih’in ölümüne bakarız, kutsalların paydaşlığının tadını çıkartırız, Mesih’in ölü değil diri olduğunu hatırlarız; tüm bunların tadını çıkarmak ve tapınmak için ihtiyacımız olan güç yalnızca Kutsal Ruh aracılığı ile bizde mevcuttur ve biz bunu “O gelinceye kadar” “yaparız”.

Gerçeğimiz olan çarmıh ile şu şarkıyı söyleyebiliriz:


“Ey ağaç, yaşam ve ölüm ile ilgili gizemlerin gizemi!
İki sonsuzluğun merkezi!
Bu sonsuzluklar Senin öncene ve sonrana tapınan ve minnettar bakışlar ile bakarlar.
Ey Mesih’in çarmıhı; senin olduğun yerde Onun
Tüm acısı ve ölümü bizim kazancımız olmuştur!”