Levililer 17

Bu bölümde okuyucu iki özel düşünce ile karşılaşacaktır, yani – ilki, yaşam Yehova’ya aittir ve ikincisi kefaretin gücü kandadır. Rab bu iki düşünceye garip bir önem ekledi. Topluluğun her üyesinin bundan haberdar olmasını istedi.

“Rab Musa’ya şöyle dedi: ‘Harun ile oğullarına ve bütün İsrail halkına de ki, ‘Rabbin buyruğu şudur: İsraillilerden kim ordugahın içinde ya da dışında bir sığır, bir kuzu ya da bir keçi kurban eder ve onu buluşma çadırının giriş bölümüne, Rabbin konutunun önüne, Rabbe sunmak üzere getirmez ise, kan dökmüş sayılacak ve halkın arasından atılacaktır.” (Levililer 17: 1-4) Bu son derece önemli bir konu idi ve aklımıza şöyle bir soru gelebilir: burada buyurulduğu şekilde bir kurban sunulmadığı takdirde ne olacak idi? Buyurulan şekilde kurban sunulmadığı takdirde Yehova’nın haklarından çalınmış olacak ve Tanrıya ait olan şeytana sunulmuş olacak idi. Bir kişi şöyle diyebilir, “Bir yerde sunduğum kurbanı başka bir yerde de sunamaz mıyım?” Yanıt şudur: “Yaşam Tanrıya aittir ve bu nedenle O’nun talebi O’nun belirlemiş olduğu yerde yerine getirilmelidir; kurban Rabbin konutunun önüne getirilecektir. Başka bir yerde kurban sunmak yüreğin Tanrıyı istemediğinin kanıtıdır.

Bu buyruğun ahlaki yönü basittir. Tanrının günahkar ile karşılaşmak için belirlediği tek bir yer vardır ve bu yer de çarmıhtır – tunç sunağın karşıt örneği. Çarmıhta ve yalnızca çarmıhta Tanrının yaşam hakkındaki talebinin tam olarak farkına varılır. Bu buluşma yerini reddetmek, kişinin kendi üzerine yargı getirmesidir – Tanrının adil taleplerini ayaklar altında çiğnemektir. Ve herkesin ceza olarak kaybetmiş olduğu yaşama hakkını biri için iddia etmektir. Bu konuyu anlamak önemlidir.

“Ve kahin sununun kanını buluşma çadırının giriş bölümünde Rabbin sunağı üzerine dökecek, yağını da Rabbi hoşnut eden bir koku olarak yakacak.” Kan ve yağ Tanrıya ait idi. Kutlu İsa bu gerçeğin tam anlamı ile farkında idi. O, yaşamını Tanrıya teslim etti ve onun tüm gizli düşmanları da aynı şekilde O’na adanmışlar idi. İsa gönüllü olarak sunağa yürüdü ve orada değerli yaşamını teslim etti ve O’nun eşsiz üstünlüğünün hoş kokusu Tanrının tahtının önüne yükseldi. Kutlu İsa! Yolumuzun her adımında senin tarafından hatırlanmak ne kadar hoştur.

Yukarda işaret edilen ikinci düşüncenin on birinci ayette ifade edildiği aşikardır: “Çünkü canlılara yaşam veren kandır. Ben onu size sunakta kendinizi günahtan bağışlatmanız için verdim. KAN YAŞAM KARŞILIĞI GÜNAH BAĞIŞLATIR.”  İki düşünce arasındaki bağlantı oldukça ilginçtir. İnsan yaşam ile ilgili hiç bir ünvana sahip olmayan biri olarak yerini aldığı zaman – Tanrının, kendisinin üzerindeki taleplerini tam olarak fark ettiği zaman, işte o zaman karşısına çıkan şu tanrısal kayıt ile ilgilenecektir: “Ben size yaşamı canınıza kefaret etmesi için verdim.” Evet; kefaret Tanrının insana armağanıdır ve burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta şudur: bu kefaret kanda ve “yalnızca” kandadır. “Can için kefaret eden kandır.” Kan ve başka bir şey değildir. Sözcük yeterince açıktır. Bu söz, kefareti tamamen kana atfeder. “Kan dökülmeksizin bağışlama olmaz.” (İbraniler 9:22) Perdeyi yukardan aşağıya doğru yırtan Mesih’in ölümü idi. En Kutsal Yer’e girme cesaretine sahip olmamızın nedeni, “İsa’nın kanıdır.” “O’nun kanı aracılığı ile kurtuluşa, günahların bağışlanmasına sahibiz.” (Efesliler 1:7; Koloseliler 1:14) “Çarmıhta dökülen kan aracılığı ile esenlik sağlandı.” “Siz uzakta olanlar şimdi çarmıhtaki kan aracılığı ile yakın kılındınız.” “O’nun Oğlu İsa Mesih’in kanı bizi her günahtan temizler.” (1.Yuhanna 1:7) “Onlar giysilerini Kuzu’nun kanında yıkadılar ve pak kılındılar.” (Vahiy 7.bölüm) “Suçlayıcıyı Kuzu’nun kanı sayesinde yendiler.” (Vahiy 12)

Okuyucumun dikkatini ciddi olarak kanın değerli ve yaşamsal öğretişine çekmek ya da çağırmak için büyük arzu duyuyorum. Okuyucumun kanın gerçek değerini görmesi gerektiği hakkında gayret gösteriyorum. Mesih’in kanı her şeyin temelidir. O’nun kanı, Tanrının Oğlunun adına iman eden bir Tanrı tanımaz günahkarı aklayan tanrı doğruluğunun temelidir. Ve aynı zamanda O’nun kanı gözleri kötüye bakamayacak kadar saf olan kutsal bir Tanrıya yaklaşan günahkarın güveninin temelidir. Tanrı günahkarı suçlamak konusunda adildir, ama Mesih’in ölümü aracılığı ile Tanrı adil olabilir ve aynı zamanda O’na iman edenin aklayıcısı da olur – adil bir Tanrı ve Kurtarıcı. Tanrının doğruluğu sürekli olarak O’nun iledir. Ve O’nun açıklamış olduğu karakteri ile uyumlu olarak hareket eder. Bu yüzden eğer çarmıh olmasa idi, O’nun karakterinin değişmezliği neden ile günahkarın ölümü ve yargılanması talep edilecek idi. Ama çarmıhta bu ölüm ve yargı günahkarın Kefili tarafından üstlenildi, öyle ki, aynı tanrısal süreklilik kutsal olan bir Tanrı’nın, imanı aracılığı ile Tanrısız bir günahkarı mükemmel bir şekilde aklayabilmesine imkan versin. “Her şey yalnızca İsa’nın kanı ile gerçekleşir.” Daha azı, daha çoğu ya da daha farklı olanı ile değil. “Can için kefaret eden kandır.” Bu kesindir. Bu tanrının aklama konusundaki sade planıdır. İnsanın planı çok daha sıkıntılı ve dolambaçlıdır. Ve yalnızca sıkıntılı ve dolambaçlı olmak ile kalmaz, ama doğruluğu benim sözde bulduğum oldukça farklı bir şeye atfeder. Eğer Yaratılış 3. Bölümden Vahiy kitabının sonuna dek bakar isem, Mesih’in kanının tek temeli olarak ortaya konmuş olduğunu görürüm. Bağışlanmayı, esenliği, yaşamı ve aklanmayı hepsini kan aracılığı ile ve yalnızca kan aracılığı ile alırız. Levililer kitabının tamamı ve özellikle şu anda üzerinde düşünmüş olduğumuz bölüm kan öğretişi hakkında bir yorumdur. Bu kadar aşikar olan bir gerçek hakkında Kutsal Yazıları arzulu bir şekilde öğrenmek isteyen her öğrenci bu gerçek konusundaki ısrarımızı garip bulabilir. Ama yaptığımız doğrudur, çünkü zihinler sözün sade tanıklığından kayıp uzaklaşma eğilimi gösterirler. Düşünceleri tanrısal tanıklıkların ışığında sakin bir şekilde araştırmaksızın başka düşüncelere kaymaya her zaman hazırızdır. Ve bu yüzden zihin karışıklığına, karanlığa ve hataya düşmemiz kolay olur.

Diliyorum ki hepimiz Mesih’in kanına hak ettiği yeri vermeyi öğrenelim. Bu kan Tanrının gözünde öylesine değerlidir ki, eğer bu kana bir şey eklenecek ya da karıştırılacak olsa idi, O’nun bu acıları çekmesi gerekmezdi. “Canlılara yaşam veren kandır. Ben onu size kendinizi günahtan bağışlatmanız için verdim. Kan yaşam karşılığı günah bağışlatır.”