Yargı

Bölüm 12

Hem imanlıların hem de imansızların zihinlerinde yargı hakkında pek çok karmaşa mevcuttur. Bu konudaki genel düşünce dünyanın sonunda bir yargı gününün var olacağıdır; kim olur ise olsun, kurtulmuş ya da kurtulmamış herkes Tanrının huzurunda duracak ve işlerinin karşılığını alacaktır. Bu nedenle, genellikle bu zaman gelmeden önce, kurtulup kurtulmadığımız bilemeyeceğimiz gibi bir çelişki zihin karıştırabilir. Bu yüzden bu konuyu Kutsal Yazıların ışığında incelemeyi öneriyoruz.

1. İmanlıların asla yargılanmayacakları mutlak şekilde kesindir –imanlılar günahtan dolayı yargı tahtının önünde kesinlikle durmayacaklardır. Rabbimiz bu öğretişi çok kesin olarak vurgular. “Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir” (Yuhanna 5:24). Şimdi bu “yargılanma” sözcüğünün “yargı” şeklinde tercüme edilmesi gerekir, çünkü 22,27 ve 29.ayetlerde bu şekilde tercüme edilir ve bu yüzden imanlıların yargılanmayacaklarına ilişkin kesin bir ifade oluşturur. Gerçekten de, bu ifade yalnızca sonsuz yaşama sahip olmanın basit bir sonucudur; çünkü eğer Tanrının huzurundaki konumumuz ile ilgili mesele bir çözüm sağlanmadan bırakılmış olsa idi, o zaman nasıl sonsuz yaşamın sahipleri olabilirdik? Ama bize öğretilen sonsuz yaşama şimdiden sahip olduğumuzdur: “Sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır (“sonsuz yaşamı olacaktır” değil). (aynı zamanda bakınız Yuhanna 3:36; 6:47; 1.Yuhanna 5:13).

Bu gerçek, Tanrının Fısıh Gecesi İsrail ve Mısır arasında ilk doğanları vurduğu zaman yapmış olduğu farklılık aracılığı ile önceden bildirilmiştir. Görmüş olduğumuz gibi İsrail, ölüm meleğinin gücünde Mesih’in kanı aracılığı ile mutlak şekilde korundu. Aynı şekilde her imanlı da Mesih’in kanı aracılığı ile yargıdan kurtulmuştur; çünkü Mesih çarmıhtaki ölümünde bu yargıyı Kendi üzerine aldı, öyle ki şu sözler söylenebilsin: “Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi” (1.Petrus 2:24).

“Evet, geçmişteki günahlarımı” şeklinde bir karşılık verebilirsiniz. Ama biz size, “Hayır, eğer imanlı iseniz TÜM günahlarınızı” yanıtını vereceğiz. Çünkü Kurtarıcı öldüğü zaman bu günahlardan hiç biri işlenmemişti ve bu yüzden O tüm günahların yükünü üstüne aldı, tüm günahların yargısını üstlendi, öyle ki, suç yükünüzün tamamı sonsuza kadar ortadan kaldırılsın. Kutsanmış gerçek!”

Eğer Sen tüm suçlarımın cezasını çekti isen,
Ve karşılıksız olarak benim yerime geçip katlandı isen,
Tanrısal gazap artık ikinci bir kez ceza talebinde bulunmayacaktır.
Senin kanın cezanın tamamının ödenmesi için ilk ve son kez yeterli olmuştur.

Böylece tekrar görüyoruz ki, biz yalnzı ölmek ile kalmadık, ama aynı zamanda Mesih ile birlikte dirildik de (Efesliler 2; Koloseliler3). Ve bundan dolayı Mesih’in ölümünde yargıdan geçtik, öyle ki, diğer tarafta yani, diriliş tarafında durabilelim ve mükemmel bir güvenlik duygusu içinde şöyle diyebilelim: “Tanrının seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrının Kendisidir. Onları kim suçlayabilir?” (Romalılar 8:33,34).

2. İmanlılar günah konusunda asla yargılanmayacaklardır, ama hepsi de Mesih’in yargı kürsüsünün önünde görünmek zorundadırlar. Elçi bu konu ile ilgili şunları yazar: “Cesaretimiz vardır diyorum ve bedenden uzakta Rabbin yanında olmayı yeğleriz. Bunun için ister bedende olalım, ister bedenden uzak olalım, amacımız, Rabbi hoşnut etmektir. Çünkü bedende yaşar iken gerek iyi gerek kötü, yaptıklarımızın karşılığını almak için hepimiz Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız” ( 2.Korintliler 5:8-10). Buradaki hepimiz sözcüğündeki ifadenin etkisi açısından gördüğümüz, bu sözcüğün çok sade olarak gerçeği ortaya koymasıdır. Bu yüzden aynı zamanda bizlerin de Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkacağımız kesindir. Burada akla iki soru gelir: Bu olay imanlılar için ne zaman meydana gelecektir? Ve ikinci soru, imanlıların Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkmalarının amacı nedir?

  1. İmanlılar Mesih’in yargı kürsüsü önünde ne zaman görünecekler? Bir önceki bölümde imanlının umudunun Mesih’in gelişi olduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda O’nun gelişinde Mesih’te hayata gözlerini kapamış olanlar diriltilecekler, yaşamakta olanlar değiştirilecekler ve her iki grup imanlı da Rabbi havada karşılamak için bulutlar içinde yukarı alınacaklardır (1.Selanikliler 4:16-18). Bu olay yalnızca imanlılar için geçerli olacaktır ve anlamı, Rabbimizin Yuhanna’nın müjdesinde söylemiş olduğu “diriliş yaşamıdır.” Eğer tüm bölümü inceler isek, bu olay ile ilgili referans daha iyi anlaşılacaktır. “Buna şaşmayın. Mezarda olanların hepsinin O’nun sesini işitecekleri saat geliyor. Ve onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik yapmış olanlar yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere dirilecekler” (yargı, kriseos) (Yuhanna 5:28,29). Rab 24.ayette, “sözünü işitip O’nu gönderene iman edenin sonsuz yaşamı olduğunu ve böyle birinin yargılanmayacağını, ölümden yaşama geçmiş olduğunu” söyler. Ve sonra sözlerine şöyle devam eder: “Size doğrusunu söyleyeyim, ölülerin Tanrı Oğlu’nun sesini işitecekleri ve işitenlerin yaşayacakları saat geliyor, geldi bile.” Rab, bu güvenceyi şu gerçek üzerinde temellendirir:”Çünkü Baba kendisinde yaşam olduğu gibi, Oğul’a da kendisinde yaşam olma özelliğini verdi. O’na aynı zamanda yargılama yetkisini de verdi. Çünkü O, İnsanoğlu’dur” (Yuhanna5:25-27). Ve sonra da bizim incelediğimiz bölüm gelir, “Buna şaşırmayın: çünkü o saat geliyor.” (ayet 28)

Burada birbirine karşıt olan iki şey yaşam ve yargıdır. Yaşam, yaşamın kaynağı olan Mesih ile bağlantılıdır ve yaşam diğerinin depozitosudur. Mesih, Tanrı Oğlu olarak yaşamı sağlayandır; İnsanoğlu olarak yargıyı infaz etme yetkisine sahip Olan’dır. Bununla uyumlu olarak şimdi hali hazırdaki saatte yaşam sunar ve gelecek olan saatte ise yargılama yetkisini kullanacaktır. Bu nedenle şimdi olan “o zaman” bu sözlerin söylendiği zamandan bu yana sürmüştür ve şimdiki çağın kapanışına kadar da devam edecektir. Bu yüzden 25. Ayetteki ölüler ruhsal açıdan ölü olanlardır ve bunun için “O’nun sesini işitenler yaşayacaklardır” sözlerine yer verilir. Çünkü müjdede yalnızca Tanrının sesini işitecek olanların ölümden yaşama geçtikleri yazılıdır. Ama gelecek olan o saatte (Yuhanna 5.28), bize mezarda olan herkesin mezarlarından çıkacakları söylenir; 25.ayette belirtildiği gibi “o saat” bize bir dönemi ya da bir düzeni işaret etmektedir ve bunun için hiç bir şekilde aynı zamanda vaki olan bir dirilişi ifade etmemektedir. Öte yandan, diğer Kutsal Yazılardan bildiğimiz gibi (1.Korintliler 15:23; 1.Selanikliler4:15-18; Vahiy 20:4-6) diriliş yaşamı Rabbin dönüşü ile başlayacak ve yargı dirilişi bin yıllık dönem sona erinceye kadar gerçekleşmeyecektir; bu olay yersel düzenleri sonsuz konum düzenine hazırlayacak olan son olaydır. Bu bölümden ne anladığımız konusuna gelince şunu söyleyebiliriz: Tanrının Sözünü işitmiş olan kişilerin ve O’nu gönderene iman etmiş olarak sonsuz yaşamı almış olanların diriliş yaşamı, yargı dirilişi olayından tamamen farklı bir durumdur; imanlıların yargı dirilişinde yerleri olmayacaktır ve bu yüzden kötüler ile birlikte yargı tahtının önünde yer almayacaklardır. Aynı zamanda hali hazırdaki amacımızın dışında olarak dikkatimizi çeken bir başka ciddi talimat daha mevcuttur; tüm insanların Tanrının

Oğlu’nu onurlandırmaları gerekir. Eğer sonsuz yaşamı almak için kendilerini yargılayarak O’nun önünde boyun eğmezler ise, O, ilerde İnsanoğlu olarak herkesi yaptıkları işlere göre yargılamaya başlayacaktır. Şimdi lütuf ile hareket etmektedir; daha sonra ise adil olarak yargı yetkisini kullanacaktır.

İmanlıların yargı dirilişinde yer almayacaklarını gördükten sonra hala araştırmamı z gereken bir konu kalmaktadır. İmanlılar yargı kürsüsünün önünde ne zaman yer alacaklardır? Bu sorunun yanıtı, O’nun gelişine ilişkin pek çok bölümde aşikar olarak yer alır. Ve bu yüzden ilk dirilişin bir sonucu olarak görülür. Bu konu, Matta 25:14, Luka 19:11 gibi pek çok ayette yer alan benzetmelerin farklı öğretişini teşkil eder. Matta bölümünde bu konuda yer alan sözler şunlardır: “Uzun zaman sonra bu kölelerin efendisi döndü ve onlarla hesaplaşmaya oturdu” (Matta 25:19). Luka bölümünde ise geldiği zaman efendinin kölelerden şu şekilde hesap soracağı yazar: “Ben dönünceye dek bu paraları işletin!” (Luka 19:13) Köleler olarak sorumluluk altında olan öğrencilere hitap edildiğinde verilen öğütlerin hepsinde, Mesih’in gelişi bakmaları gereken hedeftir; bu nedenle aynı zamanda mektuplarda da bu konuya değinilir (örneğin, 1.Korintliler 1:7,8; 1.Selanikliler 1:9,10; 1.Selanikliler 3:12,13; 2.Selanikliler 1:1; 1.Timoteos 6:13-16; Titus 2:11-14).

  1. O zaman şimdi ikinci sorumuzun yanıtını verebiliriz – imanlılar Mesih’in yargı kürsüsü önünde hangi amaç ile görünecekler? Günah için yargılanmak üzere kürsü önünde görünmeyeceklerine daha önce değindik; çünkü sonsuz yaşama sahip oldukları için bu tür bir yargı ile ilgileri yoktur. Hem günahları hem de günahlı durumları ile ilgili yargılarını daha önce ölümünde üstlenmiş olan bir Kefil’e sahiptirler. Herkes “bedende iken yaptıklarının karşılığını alacaktır”; bu nedenle imanlı için iş ya da hizmetine göre bir yargı söz konusu olacaktır. Bu gerçek, yüreklere ve vicdanlara yeterince gayretli bir şekilde açıklanamaz. Mesih’in yargı kürsüsü önünde “görünmemiz gerektiği” konusunu hatırlamak, bizleri hem sadık hem de gayretli olma konusunda canlandıracaktır. Ancak buna rağmen yine de şunu hatırlayalım: yargı kürsüsünün önüne çıkmadan önce zaten dirilmiş ve ruhsal olduğu kadar bedensel olarak da Rabbimize benzer hale getirilmiş olacağız (Filipeliler 3:20,21; 1.Yuhanna 3:2).  Ve bu yüzden O, işlerimizi yargılar iken, biz O’nunla paydaşlık içinde bulunuyor olacağız. Ama bu durum yine de ciddi şekilde düşünülecek bir durum arz eder. Şimdi bahane gösterdiğimiz ya da yargı görmeden geçmesine izin verdiğimiz bu konular ile ilgili olarak, o zaman geldiğinde, bedende yapmış olduğumuz hizmetleri bildirdiğimiz Rabbe layık olmadığımızı bir kez daha göreceğiz. Yargılanması ve bırakılması gereken Mısır’ın (dünyaya özgü) izleri; Tanrının sonsuz merhamet ve lütfu ile ölüm konumuna yerleştirmiş olduğu bedenin işleri ve içimizde konut kurmuş olan Kutsal Ruh aracılığı ile bize vermiş olduğu güç sayesinde yapılan işler ayrılacaktır. Şimdi bile ruhta Mesih’in yargı kürsüsü önünde sergilenen sürekli ve sadık öz yargı bereketinin nedeni budur. Rab bunu yapabilmemiz için bize güç olsun ve “Esenlik kaynağı olan Tanrının kendisi, bizi tümü ile kutsal kılsın; ruhumuz, canımız ve bedenimiz Rabbimiz İsa Mesih’in gelişinde eksiksiz ve kusursuz olmak üzere korunsun” (1.Selanikliler 5:23).

3.Kötülerin nihai yargılanması bin yıllık dönemin sonunda gerçekleşecektir. Yeryüzü yaşayan kişilerin pek çok kez yargılanmasına sahne olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Ve bu nedenle aynı şekilde İnsanoğlu kendi görkemi içinde bütün melekleri ile geldiği zaman, görkemli tahtına oturacak ve ulusların hepsi O’nun önünde toplanacak” (Matta 25:31). Bu yargı sahnesi çoğu zaman büyük beyaz tahtın önünde gerçekleşecek olan yargı ile karıştırılır, ama aslında birbirlerinden tamamen farklıdırlar. Söz’de de beyan edildiği gibi, İnsanoğlu’nun görkemi içinde geldiği zaman yaşamakta olan ulusların yargısı büyük beyaz tahtın önündeki yargıdır. Bu yüzden bu yargı, yeryüzünün tüm uçlarına kadar yansıyacaktır. Ölüler ile ilgili nihai yargıdan Vahiy kitabında söz edilir ve bu yargı şu şekilde tanımlanır:”sonra büyük ve beyaz bir taht ve tahtta oturanı gördüm. Yer ile gök önünden kaçtılar, yok olup gittiler. Tahtın önünde duran küçük büyük ölüleri gördüm. Sonra kitaplar açıldı. Yaşam Kitabı denen başka bir kitap daha açıldı. Ölüler kitaplarda yazılanlara bakılarak yaptıklarına göre yargılandı. Deniz kendisinde olan ölüleri, ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde olan ölüleri teslim ettiler. Her biri yaptıklarına göre yargılandı. Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. İşte bu ateş gölü ikinci ölümdür. Adı yaşam kitabına yazılmamış olanlar ateş gölüne atıldı” (Vahiy 20:11-15).

Bu yargı, Rabbi, Yuhanna’nın müjdesinde sözü edilen, “yargı dirilişidir.” Ve bu nedenle yalnızca kurtulmamış olanlar ile ilgili yargıdır. Yaşam Kitabının orada olduğu kesindir, ama herhangi bir kutsalın yargılanacağına dair hiç bir ima yoktur. Yaşam Kitabının orada açılmasının nedeni, yargılanacak olan kişilerin adlarının orada “bulunmayışıdır” ve bu yüzden hem olumsuz hem de olumlu zeminler üzerinde mahkum edilirler. Adları yaşam kitabında yazılı değildir ve işleri adil yargıdan yükümlü olduklarını onlara beyan etmektedir. Ve ne yazıktır ki bu yüzden umutsuz bir şekilde ateş gölünün sonsuza kadar kalıcı hükmü altındadırlar. Ateş gölü ikinci ölümdür; bu hüküm, kurtuluşu ve kaçışı olmayan bir hükümdür.

Okuyucularımın arasında hala kurtulmamış olanlar var mı? Size bu ciddi yargı sahnesinden söz etmeme izin verin. O büyük beyaz tahtın üzerinde Yargıç olarak oturan, şimdi Tanrının tahtının sağında yücelik içinde oturan Kutsanmış Olan’dır ve size tek Kurtarıcı olarak beyan edilir. O’nunla ilgili tanrısal buyruk şöyledir: “Öyle ki, İsa’nın adı anıldığı zaman, gökteki yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba tanrının yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin” (Filipeliler 2:10,11). Bu yüzden hiç kimsenin kaçışı olamaz; ama sizi etkileyen ve sonsuza kadar etkileyecek olan mesele, sizin, halen kabul edileceğiniz zamanda ve kurtuluş günü içinde iken, O’nun önünde diz çöküp çökmeyeceğiniz ya da O’nun önünde tahtının üzerindeki Yargıcınız olarak diz çökmek zorunda kalıp kalmayacağınızdır. Öz yargıya kulak vererek bir günahkarın konumunu alıp O’nun önünde “şimdi” diz çökün; O, tüm dünyanın günahını kaldıran Tanrı Kuzusu’dur ve O’nun önünde şimdi diz çökerseniz, yargılanmayacak ve ölümden yaşama geçeceksiniz. Eğer O’nu tek Kurtarıcınız olduğu halde reddederseniz, O’na iman eden herkese sonsuz yaşam vaat eden Tanrının lütfunu küçümserseniz, o zaman ilerde O’nun yargısının ve asasının önünde diz çökmek zorunda kalacak ve aynı zamanda Baba Tanrının yüceliği için O’nun Rab olduğunu kabul ya da itiraf edeceksiniz. Korkunç bir seçenek! Bunun düşüncesi bile siz şimdi bu satırları okur iken, sizi kaybolmuş bir günahkar olarak O’nun ayaklarının dibine getirmek için size fırsat olsun, öyle ki, O’nu Kurtarıcınız olarak kabul edin; böylece O’nun dönüşünü bekleyen ve büyük beyaz tahtın önünde asla durmayacak olan o mutlu kişilerin arasında yer alabilin.