(Misir’dan Çikis 13:3-22.)

Kutsallasma konusunun benim mutlak ya da konumsal olarak adlandirdigim yanini gözden geçirdik. Simdi kutsallasmanin uygulamali ya da ilerleyen görünümünü inceleyecegiz. Konumsal görünümün mevcut oldugunu bilmek çok önemlidir, ve sonra uygulamali görünüm bunun mantikli bir ardilligidir. Ama önce konumsal görünüm gerçegini kavramadikça bir kutsalin, kutsallasmanin uygulamali yanina geçis yapabilmesi asla mümkün olmaz. Tanri’nin önünde kurtulus temeli üzerinde yeni bir yere sahibim. Ve bu yer, Mesih’in yeridir. Daha azi degil. Tanri’nin yargisini çarmihta üstlenmis olan Mesih, sizin ve benim Tanri’dan olan uzakligimizin ölçüsü idi. O, günah yapildigi ve tanri günahi çarmihta O’nun bedeninde yargiladigi zaman, bu uzaklik kalkti. Kendi yüreginizin ne kadar kötü oldugunu yüreginize bakarak hiç bir zaman ögrenemezsiniz. Eger bir zamanlar bulundugu yerdeki Mesih’e bakarsam, günahlari üstlendigini ve günah yapildigini ve Tanri’nin yargisina ugradigini, ve Tanri tarafindan tamamen terk edilip birakildigini ve kefaret isi aninda çektigi derin acilari görürüm, ve iste o zaman suçlu bir günahkar olarak Tanri’dan ne kadar uzak oldugumun ölçüsünü anlamis olurum. Ve simdi O’nu Tanri’nin saginda Tanri’nin tüm iyilik ve sevgisi içinde gördügüm zaman, Tanri’ya olan yakinligimin ölçüsünü ögrenirim. Benim O’nda kim oldugumun farkina varirim.

Su noktayi net bir sekilde kavramaniz gerekir: Tanri’nin önündeki kutsalliginiz – olumlu düsünce ile bakildigi zaman – sizin içinizde olup bitene bagli degildir; Mesih’in kim olduguna ve simdi nerede olduguna baglidir. Can, bunu anladigi anda, özgürlügüne kavusur. Iste o zaman eger bu yeni yere, bu yeni yasama ve bu yeni iliskiye sahip çikarsaniz (bu gerçegi tam olarak kavramis oldugunuzu söylemiyorum, ama eger bu yer sizin yeni yeriniz ise), o zaman yeni bir yürüyüse sahip olacaksinizdir.

Çok dogal olarak, can, Tanri için ayrilmis oldugunu anladiginda, söyle diyecektir: Bu durumda artik yeni bir yürüyüs biçimi olacaktir. Siz Tanri için ayrildiniz ve yalnizca O’nun sözü bir kutsal olan sizin yolunuzda rehber olabilir. Uygulamali yönünden bakildigi zaman, tüm kutsallasma sürecinin temeli bu ögütte gizlidir. Benim, Kutsal Yazilara olan inancim her seyden üstündür. Eger gayretle ve özenle Tanri’nin sözünü okumazsaniz, sözü hiçbir zaman caninizin içine alamazsiniz. Sözün yerini hiç bir sey tutamaz. Söz hakkinda diger kisilerin söyledikleri de sizin Sözü kendinizin incelemesi kadar yarar saglamaz. Hafta sonu bir toplantida isittikleriniz, eger siz hafta boyunca Sözü okumaya devam etmezseniz, Rabbin huzurunda gerçegi kendiniz isitmezseniz, toplantida isittikleriniz kaybolup gidecektir. “Tembel kisi isini bitirmez. Oysa çaliskan degerli bir servet kazanir.” (Süleyman’in Özdeyisleri 12:27) Bu ayetin ilk yarisi, pek çok genç imanlinin durumunu resmeder. Bir toplantiya katilacak ve Sözü ögreten kisiyi dikkatle dinleyecek yeterlilikte enerjiye sahiptirler, ama kendi odalarinda Kutsal Yazilari açip tekrar okuyacak ve Tanri’nin gerçegini meditasyon ve dua araciligi ile canlarina alacak kadar enerjileri yoktur. Tavsani tutmuslardir, ama onun derisini yüzüp kizartamayacak kadar tembeldirler, çünkü tavsan onlar için yeterince “degerli” degildir. Eger büyümeniz için gerekli olan gerçek yiyecegi istiyorsaniz, Tanri’nin gerçegini O’nun huzurunda canlariniza almalisiniz. Genç imanlilar arasindaki ruhsal büyüme eksikliginin en büyük nedeni – ve belki olgun imanlilar arasinda da – kendi odalarinda Kutsal Yazilarin gerçekleri ile ilgili olarak Tanri ile yeterince paydaslikta bulunmamalaridir.

Sözlü ya da yazili olarak Tanri sözünü duyuran Tanri hizmetkarlari araciligi ile bize her yardimi saglayan Tanri’ya sükretmeliyiz. Ama Tanri bana yüzlerce farkli sekilde yardimci olabilir ve ben canlarimiz için yardim aramamizin bizim için iyi bir sey oldugunu düsünüyorum. Öte yandan, “Isittiklerinize dikkat edin!” diyen (Markos 4:24) Rabbin sözlerini hatirlamamiz gerekir. “Nasil dinlediginize dikkat edin!” (Luka 8:18) Sevgili genç imanli, gerçegin her yönünü kavramalisin. Tanri’nin bize vermis oldugu tüm gerçegi istiyoruz, O, vermekten hosnut oldugu her sekilde bize gerçegi sunar. Neden? Çünkü canlarimizin ihtiyaçlari çesitlidir.

Simdi bu bölümde mecazi olarak sahip oldugumuz gerçegin uygulamali yanina bakalim.”Musa, halka,’Misir’dan, köle oldugunuz ülkeden çiktiginiz bu günü animsayin’ dedi, ‘çünkü Rab güçlü eli ile sizi oradan çikardi: mayali hiç bir sey yenmeyecek.” Misir’dan Çikis 13:3) Tanri’nin sizi kurtarmis oldugunu asla unutmayin. Yasaminizda harika bir olay meydana geldi. Bu olay ile baslangiç yapin. Tanri sizi Misir’dan çikardi. Her sey degismedi mi? Kesinlikle degisti! Önemli olan sudur: Mesih’e getirildiginiz ve göksel Kurtaricinizi tanidiginiz zaman, günahlariniz bagislandi ve bu dünyadan arindiniz. Dünyanin size çekici gelmek için çaba göstermeyecegini kastetmiyorum. Elinden geleni yapacaktir. Iman ettikten sonra dissal kosullariniz degismeyebilir, ama tüm bunlara ragmen yine de her sey degismistir ve yeni yasam mevcuttur. Israil’in üç bölümlük tarihçesi için geçerli olan her sey, bir anda sizin ve benim için de geçerli olmustur. Bu olaylar Kutsal Yazilarda üç yerde geçer. Önce Misir’da idiler, sonra çölde ve daha sonra Kenan diyarinda. Misir’dan Kenan diyarina varmalari tam kirk yillarini aldi, ama bunun nedeni onlarin imansizligi idi. Iman edinceye kadar dünyada bulunuruz. Ama ben iman ettigim andan itibaren dünya benim için çöl haline gelir. Rabbin, “Ben onlara senin sözünü ilettim, dünya ise onlardan nefret etti, çünkü ben dünyadan olmadigim gibi onlar da dünyadan degiller” (Yuhanna 17:14) diyen sözleri kavradigim takdirde canim dünyadan arinirim. Ayni kosullar içinde olabiliriz, ama Tanri bilgisi her seyi degistirmistir ve dayandigimiz takdirde, çöl yolculugu sirasinda kendimizin kim oldugunu ve Tanri’nin kim oldugunu ögrenmek zorunda oldugumuzun farkina variriz. Cennete gitmek üzere yoldasiniz, ama eger Hiristiyanlik gerçeginden içeri girerseniz, Tanri’nin Ruhu’nun caninizi, ayaklarinizin hala çölde olmasina ragmen, daha simdiden cennete götürecegini göreceksiniz. Tanri yüreginizi göksel yere götürecek ve size sonsuzluk boyunca sizin olanin anlayisini ve sevincini verecektir. Efeslilere mektupta açiklanan gerçek budur.

Biz artik Misir’a ait degiliz. Çünkü Mesih’in kani bizi yargi altinda olan bir dünyadan ayirmistir. Bu dünyanin çukur ve tehlikeler ile dolu bir çöl oldugunu anlariz, ama ayni zamanda Tanri’nin Ruhu bizi canlarimizda Kenan diyarina götürür. Önünüzde çok harika bir alan vardir, bu alandan içeri girin. Musa Israil’e, ‘Bu gün kölelik evi olan Misir’dan çiktiginizi hatirlayin’ demisti, ve bize söylenen söz sudur: “Mesih bizi özgür olalim diye özgür kildi. Bunun için dayanin. Bir daha kölelik boyunduruguna girmeyin” (Galatyalilar 5:1). “Çünkü Rab güçlü eli ile sizi oradan çikardi: mayali hiç bir sey yenmeyecek” Bu sözler Tanri’nin talimatlaridir. Maya nedir? Kötülük sembolüdür. Kurtulmus olanlarin alanina girdiginiz andan itibaren, Tanri farkli bir yürüyüs arar. Siz ne iseniz o olmak amaci ile ben caniniza girmek için büyük arzu duyarim. Ne iseniz o olun, o zaman harika bir Hiristiyan olacaksiniz. Siz nesiniz? Kurtarilmis bir kisisiniz, Tanri’nin bir çocugusunuz. Kutsal Ruh’a sahipsiniz ve Tanri’nin sevgisini biliyorsunuz. Bunlarin hepsi çok harika seyler. Hatirlayin, Misir’dan – dünyadan- çiktiniz ve mayali hiç bir sey olmayacak. (ayet 4)

Maya, Kutsal Yazilarda her zaman kötülük anlamina gelir. Ben müjde yayilirken ve dünyayi mayalarken, bu sözcügün çok yanlis bir sekilde kullanilmis oldugunu biliyorum. Eger Tanri bir örnek kullaniyor ise, bu örnege her zaman kesin bir anlam verir. Ferisilerin mayasi ikiyüzlülük idi. (Luka 12:1) Hirodes’in mayasi dünyasallik idi. (Markos 8:15) Kin ve kötülük, maya olarak adlandirilirlar. (1. Korintliler 5:8) Fisih günü geldigi zaman, evin reisi evde hiç maya kalmamasi için dikkatli bir çaba gösterirdi. biz de ayni sekilde hareket etmeliyiz. Kin ve kötülük mayasinin bir Hiristiyanin yasaminda yer almamasi gerekir. Eger yalnizca Tanri’dan olan ile mesgul olursaniz, çok çok güzel ve pratik bir Hiristiyan yasamina yönlendirilmis olursunuz. Bu örnegi inceledigim takdirde anladigim sudur: Fisih günü geldiginde Israilli, evinin her kösesini aydinlatmak için eline bir isik alirdi. Dolaplarin her karanlik yeri özenle incelenirdi ve her bir maya kirintisi süpürülüp atilirdi. Eger Tanri sözünün isiginin üzerimize düsmesine izin verirsek, yüreklerimizdeki pek çok maya kirintisinin disari atilmasi gerektigini görecegimize gerçekten inaniyorum. Kötü olani disari atmanin yolu, iyi olan ile mesgul olmaktir. Pavlus söyle dedi: “Sonuç olarak kardeslerim, gerçek, saygideger, dogru, pak, sevimli, hayranlik uyandiran, erdemli ve övülmeye deger ne var ise, onu düsünün.” (Filipeliler 4:8); simdi Rabbin yaninda olan Tanri’nin sevgili hizmetkarlarindan biri, bir kez söyle demisti:”Bir Hiristiyanin içindeki esenligin ve disindaki gücün sirri, onun her zaman ve yalnizca iyi olan ile ilgilenmesidir.” Genç imanli, bunu aklinda tutacak misin? Bunu bir kagida yazip bu kagidi her gün görebilecegin bir yere asacak misin? Böyle yaparsan yasaminin tüm günlerinde kendine iyilik etmis olacaksin. Tanri bizi her zaman iyi olan ile mesgul etsin. Ilgilenmem ya da beslenmem gereken herhangi bir kötülügün sekline bürünmüs olan maya degil, yalnizca Mesih’tir, Mesih’ten baska hiç bir sey degil.

Eger Misir’dan Çikis, Levililer ve Çölde Sayim kitaplarinda yer alan Tanri’nin mayasiz ekmek ve maya ile ilgili buyruklarini okuma zahmetine girecek olur iseniz, bu konularda verilen ögütlerin çoklugunu görerek sasiracaksiniz. eger kötüye izin verilir ise, Kutsal ruh kederlendirilmis olur ve tüm isik ve sevinç uzaklasir. Tanri sevgisinin sevincini kaybederim ve O’nun, yüregimin Tanri ile sevinçli bir paydaslik yasamasi istegine karsi koymus olurum.  

En önemlisi, elçinin Korintlilere söylemis oldugu su sözlerdir: “Yeni bir hamur olabilmek için eski mayadan arinip temizlenin. Zaten mayasizsiniz. Çünkü fisih kuzumuz Mesih kurban edildi. Bunun için eski maya ile – kin ve kötülük mayasi ile – degil, içtenligi ve dürüstlügün mayasiz ekmegi ile bayram edelim.” (1.Korintliler 5:7,8) Burada sözü edilen bayram, yedi gün süren mayasiz ekmek bayramidir. (Misir’dan Çikis 122:15-20, Misir’dan Çikis 13:6-10). Tanri sizin ve benim hiç bir zaman Mesih’ten ve Mesih’ten olandan baska hiç bir sey ile ilgilenmememizi ister. Iste, uygulamali (pratik) kutsallasma budur. Rabbin bizim için yaptiklarindan dolayi kutsallikta yürümeye baslamali ve bu yürüyüste devam etmeliyiz. Israilli bayrami kutladi ve ogluna söyle dedi: “Misir’dan çiktigimizda Rabbin bizim için yaptiklarindan dolayi bunlari yapiyoruz. Bu elinizde bir belirti ve alninizda bir isaret olacak; öyle ki, Rabbin yasasi hep agzinizda olsun. Çünkü Rab güçlü eli ile sizi Misir’dan çikardi.” (Misir’dan Çikis 13:8,9) Bana bu çizgiler üstünde yürüyen birini gösterin, ben de size dürüst, pratik ve mutlu bir Hiristiyan gösterecegim. “Bu, elinizde bir belirti olacak.” Bir zamanlar sahibinin söyledigini yapmaya alismis olan elin simdi Isa’ya ait olmasi ne kadar güzel! Ayni sey gözler ve agiz için de geçerlidir. Kahinler adandiklari ve cüzamli temizlendigi zaman kan sag kulak memelerine, sag el ve ayaklarinin bas parmaklarina sürülürdü. (Misir’dan Çikis 29:20; Levililer 14:14) Kurtuldugunuz andan itibaren, tüm varliginiz Tanri’ya ait olarak görülür; gözler, agiz, kulak, el ve ayak; hepsi O’nun hizmetkarlaridirlar.

Ama buradaki bölüm Tanri’nin kullanamayacagi seyler hakkinda ne yapilmasi gerektigine iliskin bir baska etkili ders ögretirler.

“Rab size ve atalariniza söz verip ant içtigi gibi, sizi Kenan topraklarina götürecektir. Orayi size verdigi zaman ilk erkek çocuklarinizin ve hayvanlarinizin hepsini Rabbe adayacaksiniz, çünkü bunlar Rabbe aittir. Ilk dogan her sipanin bedelini bir kuzu ile ödeyin. Bedelini ödemezseniz boynunu kirin. Bütün ilk dogan erkek çocuklarinizin bedelini ödemelisiniz.” (Misir’dan Çikis 13: 11-13) Bunun anlami nedir? Çok basit. Bir sipayi Tanri’ya adayabilir misiniz? Hayir. O zaman sipanin boynunu kirin. Iman etmeden önce bir konuda çok iyi ve yetenekli olabilirsiniz. Bunu rab için kullanabilir ve Rabbe adayabilir misiniz? Hayir, sipanin boynunu kirdiniz mi? Bu konuyu Rab için uygun olmayan bir sey olarak yargiladiniz ve bir kenara biraktiniz mi? Geçmisinizdeki bu konunun ne oldugunu ben bilemem, ancak siz bilirsiniz. Konu sudur: Eskiden dünyaya ait idik, ama simdi Mesih’e aidiz. Sahip oldugum her sey ile birlikte ben O’na aidim.  Herhangi bir hüneri Rab için kullanamazsiniz. Bunun sonucu nedir? Deyim yerinde ise, boynunu kirmaktir. Size engel olan her ne ise, onu yargilayin; o sipayi esirgemeyin. Boynunu kirin. Bedelini ödeyebilirseniz ödeyin. Ödeyemezseniz boynunu kirin.

“Ilerde ogullariniz size, ‘bunun anlami ne?’ diye sorduklari zaman, Rab bizi güçlü eli ile Misir’dan, köle oldugumuz ülkeden çikardi’ diye yanitlarsiniz. ‘Firavun bizi salivermemekte diretince, Rab Misir’da insanlarin ve hayvanlarin bütün ilk doganlarini öldürdü. Iste bunun için hayvanlarin ilk dogan erkek yavrularini Rabbe kurban ediyoruz. Ilk dogan erkek çocuklarimizin bedelini ise bir hayvan ile ödüyoruz.’Bu uygulama elinizde bir belirti ve alninizda bir anma isareti olacak; Rabbin bizi güçlü eli ile Misir’dan çikarttigini animsatacak.” (Misir’dan Çikis 13: 14-16) Sahip oldugum her sey Rabbe aittir ve eger onu Rabbe adayamaz isem, yargilarim ve bunu diger kisiler görebilir. Eger yollariniz degisti ise, çevrenizdeki kisiler bunu gözleri ile görebilirler. Pek çok Hiristiyan büyük miktarda bereket yitirirler, çünkü iman ettikleri zaman Mesih için kararli ve cesur bir durusa sahip degildirler. Eger Mesih’e adanirsaniz, kendinizi pek çok sikintidan korumus olursunuz. Eger adayamazsaniz, sikintidan kaçacaksiniz, ama Rabbin destegine ve Kutsal Ruh’un size vermek istedigi huzura sahip olmayacaksiniz. Bunlara sahip olacak bir konumda degilsiniz. Korkakligimiz nedeni ile kendimizi hoslanmadigimiz pek çok seyden geri tutabiliriz, ama ayni zamanda sadik kaldigimiz takdirde Tanri’nin bize saglayacagi zaferlerden kendimizi mahrum etmis de oluruz.

Simdi Yeni Antlasma’daki bir kaç ayete göz atalim. Her mektupta kutsalligin pratik yönünden söz edilir. Önce Romalilar 6. bölüme bakalim. Orada ne buluruz? “O’nun ölümü günaha karsilik ilk ve son ölüm olmustur. Sürmekte oldugu yasami ise Tanri için sürmektedir. Siz de böylece kendinizi günah karsisinda ölü ve Mesih Isa’da Tanri’nin karsisinda diri sayin.” (Romalilar 6:10,11) Her sey Mesih ile baglantilidir ve siz Mesih’tesiniz, ölümden dirildiniz; bundan dolayi “bedenin tutkularina uymamak için günahin ölümlü bedenlerinizde hüküm sürmesine izin vermeyin” (Romalilar 6:12) Günah artik sizi yönetemez. Günah, eski zihninizin istegi idi ve siz yasarken sizi yönetti ama simdi ölü oldugunuz için onun efendiliginden kaçabilirsiniz. “Günahtan özgür kilinarak dogrulugun köleleri oldunuz.” (Romalilar 6:18) Simdi dogru olani yapiyorsunuz. Bedeninizin tüm üyeleri, gözünüz, diliniz, sesiniz, kulaklariniz, elleriniz, ayaklariniz, zihniniz ve gücünüz, bir insan olarak sizi belirleyen her seyin dogruluk ve kutsalliga köle olmasi gerekir. Kutsallik budur. Kutsallik ve Tanri için ayrilmis olmak hakkinda Kutsal Yazilar ayni sözcügü kullanirlar. Kutsal bir yolda yürümeye baslarsiniz. “Sizler günahin kölesi iken dogruluktan özgürdünüz. Simdi utandiginiz seylerden o dönemde ne kazanciniz oldu? Onlarin sonucu ölümdür, ama simdi günahtan özgür kilinip Tanri’nin kullari oldugunuza göre kazanciniz kutsallasma ve bunun sonucu olan sonsuz yasamdir.” (Romalilar 6:20-22) Uygulamali kutsallasma budur. Ve sonucu nedir? Sonsuz yasam. Bu harika bir üründür.

Korintlilere yazilan ilk mektuba gittigimizi düsünelim. Bu mektubun çagrilmis olan kutsallara hitap ettigini gördük. 1. Korintliler 3: 16 ve 17. ayetlerde “Tanri’nin tapinagi olan bizim kutsal” oldugumuzu okuruz. Siz kutsal birisiniz ve Tanri içinizde yasar. Eger Tanri halkinin ortasinda yasiyor ise, bundan sonra olmasi gereken nedir? Kutsal olmayan her seyin gitmesi gerektigi konusunda hiç kusku yoktur. Ve bu nedenle altinci bölümün on dokuzuncu ayetine geldigimizde sunlari görürüz: “Bedeninizin Tanri’dan aldiginiz ve içinizdeki Kutsal Ruh’un tapinagi oldugunu bilmiyor musunuz? Kendinize ait degilsiniz.”

Korintlilere yazilan ikinci mektuba geçelim (2.Korintliler 6:16,17): “ Tanri’nin tapinagi ile putlar uyusabilir mi? Çünkü biz yasayan Tanri’nin tapinagiyiz. Nitekim Tanri söyle diyor:’aralarinda yasayacak, aralarinda yürüyecegim, onlarin Tanrisi olacagim, onlar da benim halkim olacak.’ bu nedenle, ‘Imansizlarin arasindan çikip ayrilin’ diyor Rab.” Eger murdar olan bir seye dokunursam, o sey beni kirletecektir. Bunun bir zarari olur mu? Aslinda olanin zarar verip vermedigi degil, Rabbe uygun olup olmadigidir. Mesele, burada iken Mesih’i hosnut etmek için nasil yürüyebilecegimdir. Size bir baska soru sorayim. Isa olsa ne yapardi? Ayni seyi yapar miydi? Ah, yapmazdi! O zaman sizin ve benim de yapabilecegimizi düsünmüyorum. Simdi ayrilmis olanlar için verilmis olan kutsanmis vaade dikkat edin. “size Baba olacagim. Siz de ogullarim, kizlarim olacaksiniz.” (2. Korintliler 6:18) Bu iliskiyi duygusal anlamda hissedeceksiniz. O benim Babamdir ve ben O’nun çocuguyum. “sevgili kardesler, bu vaatlere sahip oldugumuza göre, bedeni ve ruhu lekeleyen her seyden kendimizi arindiralim; Tanri korkusu ile kutsallikta yetkinleselim.” (2. Korintliler 7:1) bu nokta, konunun pratik yanidir. “Mükemmel kutsallik” Mesih’in adimlarinda, gerçekten yürümektir.

Galatyalilar ve Efesliler mektuplarinda kutsallasmaya yönlendiren ögütler okursunuz. Ama söz hiç birinde tam olarak ortaya çikmaz. “Eger Ruh sayesinde yasiyor isek Ruh’un izinde yürüyelim.” (Galatyalilar 5:25) Bu nokta, Hiristiyanligin uygulamali kutsallasmasinin bir kismidir. “Tanri’nin Kutsal Ruhu’nu kederlendirmeyin. Kurtulus günü için o Ruh ile mühürlendiniz.” (Efesliler 4:30) Kutsallik, Tanri halkinin, Tanri evinin ve Tanri Ruhu’nun büyük isaretidir. Eger Filipeliler’e yazilan mektubu okursaniz, Burada, Tanri’nin önünde çok kutsanmis ve kutsal bir yürüyüsün tadini çikartan bir kisiyi tanimladigini görürsünüz. Koloselilere yazilan mektupta gerçegin çok pratik bir sekilde açiklandigini görürüz. (Koloseliler 3:12): “Öyleyse Tanri’nin kutsal ve sevgili seçilmisleri olarak yürekten sevecenligi, iyiligi, alçakgönüllülügü, sabri ve yumusakligi giyinin.” Tanri’nin size bir kutsal kisi olarak hitap ettigini zihninizde canlandirin. Rabbin, size ve bana “kutsal ve sevgili” olarak hitap etmesi, dikkat çekici degil midir? Kutsallasmanin pratik sonucu budur.

Bir sonraki mektupta, kutsallasma sözcügünün pratik kullanimi baska hiç bir bölümde görülmeyen bir siklikta karsin karsiniza çikar. “Öyle ki, Rabbimiz Isa bütün kutsallari ile geldigi zaman, Babamiz Tanri’nin önünde kutsallikta kusursuz olmaniz için yüreklerinizi pekistirsin.” (1.Selanikliler 3:13) Bunun anlami nedir? Burada iken öyle bir sekilde yürüyebilmelisiniz ki, Rabbin bedeninizden baska bir sey degistirmesi gerekmesin. Pavlus onlarin öyle bir durumda olmalarini arzu ediyordu ki, Rab onlarin yalnizca bedenlerini degistirsin. Baska bir ayet daha: “Tanri’nin istegi sudur….. her biriniz, kasesine kutsallik ve onur içinde nasil sahip olmasi gerektigini bilmelidir…. çünkü Tanri bizi ahlaksizliga degil, kutsal bir yasam sürmeye çagirdi.” (1.Selanikliler 4: 3-7) Bu tamamiyla uygulamaya dayanir ve bunu yapabilme gücü, 1. Selanikliler 4:8 ayetinde bulunur: “Bu çagriyi reddeden kisi, insani degil, size Kutsal Ruhu’nuveren Tanri’yi reddetmis olur.” Kutsal bir yürüyüs yapabilme gücü içimizde konut kurmus olan Kutsal Ruh ile mümkündür. Bir baska ayete bakalim: “ Her seyi sinayin, iyi olana simsiki tutunun. Her çesit kötülükten kaçinin. Esenlik kaynagi olan Tanri’nin kendisi, sizi tümüyle kutsal kilsin. Ruhunuz, caniniz ve bedeniniz Rabbimiz Isa Mesih’in gelisinde eksiksiz ve kusursuz olmak üzere korunsun.” (1.Selanikliler 5: 21-23)

Ibranilere mektup ile ilgili bir sözümüz daha var. Ibraniler 3:1 ayetinde imanlilara hitap sekli çok dikkat çekicidir: “Bunun için kutsal kardeslerim,” v.b. Tanri’nin bize hitap etme sekli bu mudur? Evet, budur ve bunun bir sonucu olarak, yürek bir defada kontrol edilir. Burada önemli olan benim uygulamada ne oldugum degil, Mesih’te ne oldugumdur. Bu gerçek hissedildigi zaman, cani harekete geçirir. Ve bizi canlandirir. Ayni zamanda Ibraniler 12:12-14 ayetlerini de okuyalim. Burada verilen ögütler çok dikkat çekicidir: “Bunun için sarkik ellerinizi kaldirin, bükük dizlerinizi dogrultun, ayaklariniz için düz yollar yapin. Öyle ki, kötürüm olan parça eklemden çikmasin, tersine sifa bulsun. Herkes ile baris içinde yasamaya gayret edin. Kutsalliga sahip olmadan kimse Rabbi göremeyecek.” Konu çok açik,

ama bundan daha basit ya da pratik bir sey olamaz. Kutsalligi izlemem gerekiyor, kutsallik olmadan kimse Rabbi göremeyecek. Bunun bir paydaslik konusu olarak dogru olduguna elbette inaniyorum ve eger Rab’den zevk alarak ve O’nun sevgisinde yürümüyor isem, o zaman çok mutlu olamam. Mutlulugun sirrini biliyor musunuz? Mutluluk her zaman kutsalligin pesinden gelir. Eger mutlu bir Hiristiyan olacak iseniz, o zaman kutsal bir Hiristiyan olmaniz gerekir. Mesele budur. Eger kutsalligin pesinden gitmiyor iseniz, mutluluga sahip olamazsiniz.

Neden kutsal olmaniz gerekir? 1.Petrus 1:14-16 ayetleri bize bunun nedenini açiklar ve ayrica Misir’da yasadigimiz gibi yasamamamizi ögütler. “Yazilmistir: kutsal olun, çünkü ben kutsalim.” Sevgili dostlar, bu çok basittir. Petrus’un ikinci mektubuna geldigimiz zaman, bize sunu söyledigini görürüz: “ Kutsallik içinde yasamali, Tanri yolunu izlemelisiniz.” (2.Petrus 3:11)

Bu nedenle elçi Yuhanna bizlere söyle hitap eder: “Sevgili kardeslerim, daha simdiden Tanri’nin çocuklariyiz. Ama ne olacagimiz henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründügü zaman, O’na benzer olacagimizi biliyoruz. Çünkü O’nu oldugu gibi görecegiz. Mesih’te bu umuda sahip olan, Mesih pak oldugu gibi kendini pak kilar.” (1.Yuhanna 3:2,3) Böyle bir kisi, Mesih’in yasamini, yürüyüsünü ve yollarini kendi yollari için ölçü olarak kabul eder. Uygulamali kutsallasma budur. Vahiy kitabinda kutsanmis Rabbin Filadelfiya toplulugundakileri tesvik etmek için söyledigi buna benzer sözler yer alir: “Kutsal ve Gerçek olan böyle diyor” (Vahiy 3:7) O, ‘Benim Kutsal ve Gerçek Olan oldugumu unutmayin’ diyor. Ayni zamanda 21. bölümde sonsuzluga baktigimiz zaman gördügümüz çok güzel bir sey vardir: “Kutsal kentin, yeni Yerusalim’in gökten, Tanri’nin yanindan indigini gördüm. Güveyi için hazirlanmis süslü bir gelin gibiydi.” (Vahiy 21:2) Büyük bir kent degildi. Insanlar, büyük olani severler. Babil “o büyük kent” olarak söz edilir, ama Tanri kutsal olani arar ve aradigini Kilisede bulur. Bu bölümde sonsuz saflik ile ilgili kutsanmis bir resim görürüz.

Ve simdi, sanki Tanri canlarimiz üzerine kutsallik bastiriyormus gibi, son olarak Vahiy 22:11 ayetinde sunu okuruz:” Kötülük yapan yine kötülük yapsin. Kirli olan kirli islerini sürdürsün. Dogru olan, yine dogruyu yapsin, kutsal olan kutsal kalsin.” Kutsallik, her zaman kutsala isaret etmek içindir. Ve eger kutsalligi uygulamali ve süreç ile ilgili görünümleri açisindan izleyecek olur iseniz – çünkü bu gün dünden daha kutsal olmamiz gerekir – onlarin caniniza bu yönde yardimci olacagini göreceksiniz.

Sen bizi, öncesizlikten sonsuzluga kadar
Sana ait olanlar olarak bildin;
Seçtigin ve sonsuza kadar sevdigin,
Gözünden hiç bir zaman ayirmadigin;
Ve Senin, lütfun araciligi ile
Bizi çagiracagin vakit geldigi zaman,
Her birimizi saklandigi yerden alip
Yumusak bir sekilde ama kesin olarak Kendine çektin.
Senin Sözün, Seni yansitir ve
Gerçek araciligi ile kutsal kilar,
Nazikçe ve göksel bir sekilde büyüttügün
Çocuklarini her zaman yönlendirirsin.
Böylelikle lütuf araciligi ile
Baslattigin isine devam edersin.
Baba, çocuklarinin her birine
Senin yüzünü görmeleri için
Yiyecek ve egitim saglarsin.