Buyrukların Amacı

Purpose of the Commandments

Mısır’dan Çıkış 20

Dinleyici dostlar, size esenlik olsun.

Ön gördüğü doğruluk yolunu herkesin anlamasını ve bu yola boyun eğmesini isteyen ve O’nun ile sonsuza kadar gerçek esenliğe sahip olmasını arzulayan esenlik Rabbi Tanrı’nın adı ile sizleri selamlıyoruz. Doğruluk Yolu adlı programınızı sunmak üzere bugün tekrar sizler ile beraber olabildiğimiz için mutluyuz.

Son iki dersimizde Tanrı’nın Sina Dağı’na İsrail oymaklarına On kutsal Buyruğunu vermek için nasıl ateş, gök gürültüsü ve şimşekler içinde indiğini gördük. Tanrı, ilk buyruğunda onlara şöyle dedi: Benden başka tanrın olmayacak. İkinci buyruk: Kendine pt yapmayacaksın. Üçüncü: Tanrın Rabbin adını boş yere ağzına almayacaksın. Dördüncü: Şabat Günü’nü kutsal sayarak anımsa. Beşinci: Annene, babana saygı göster. Altıncı: Adam öldürmeyeceksin. Yedinci: Zina etmeyeceksin. Sekizinci: Çalmayacaksın. Dokuzuncu: Yalan söylemeyeceksin. Onuncu: Komşunun sahip olduğu hiç bir şeye göz dikmeyeceksin.

Tanrı’nın, Musa’ya ve İsraillilere göndermiş olduğu On Buyruk bunlardır. Tanrı, şu sözler ile onların üzerine ağır bir yük koymuş oldu: On Buyruğun talep ettiği her şeyi eksiksiz olarak yerine getirebilen Benim ile sonsuza kadar yaşamaya layıktır. Ancak, tüm Yasa’yı yerine getiren, ama tek bir noktada ondan sapan kişi, Yasa’nın tamamını ihlal etmekten suçlu olacak ve Ben’den sonsuza kadar ayrı kalacaktır!

Tanrı’nın Sina Dağı’nda İsrail oymaklarına getirdiği kutsallık yolu buydu. Tanrı, İsrail oymaklarının O’na her konuda itaat etmelerini buyurdu. Evet, her konuda! Günahkarlar, Tanrı’nın tüm buyruklarını yerine getirebilecek güçte midirler? Hayır, değildirler! Ama buna rağmen yine de Kutsal Olan Tanrı’nın talep ettiği budur. Bu nedenle, bugün önümüzdeki büyük soru şudur: Tanrı, eksiksiz olarak yerine getiremeyeceklerini bilmesine rağmen, On buyruğunu İsrailoğullarına neden verdi? Tanrı, Adem’in soyunun üzerine neden böyle ağır bir yük koydu?

Daha önce İsrailoğullarının, “Rabbin söylediği her şeyi yapacağız” dediklerini görmüştük. Ama yine de Tanrı, onların, Kendisinin talep ettiği her şeyi yerine getiremeyeceklerini biliyordu. Ama İsrailliler Tanrı’nın isteğini eksiksiz olarak yapabilecek güçten yoksun olduklarının farkında değildiler. Tanrı’dan ve O’nun büyük yüceliğinden ne kadar uzakta bulunduklarını anlamamışlardı. Tanrı’nın İsraillilere on mükemmel buyruk vererek, “Bu buyrukların hepsini yerine getirin, eğer getirebilirseniz! Ama tek bir konuda bile Yasa’dan saparsanız, Ben’den sonsuza kadar uzak kalacaksınız! “ demesinin tam olarak nedeni buydu.

Tanrı, bu ağır buyruklar aracılığı ile, İsrail oymaklarına O’nu hoşnut etme konusunda yetersiz olduklarını açıklamayı amaçlıyordu. Tanrı, İsrailoğullarının O’nun tüm buyruklarını izleyemeyeceklerini biliyordu, ama onlar henüz bunun frakında değillerdi. İsrailliler günümüzün dindar insanlarına benzerlerdi; sahip oldukları yanlış düşünce şuydu: Tanrı, bizim yalnızca iyilik yapmamız için uğraşmamızı ister ve Yargı Günü’nde eğer “iyi işlerimiz – sevaplarımız- “, “kötü işlerimizden – günahlarımızdan” ağır basarsa, Tanrı, o zaman bize, “Gel ve Huzurumda sonsuza kadar kal!” diyecektir. Ancak yine de böyle düşünen kişiler, hatalıdırlar ve Kutsal Yazıları ya da Tanrı’nın kutsallığını bilmezler. Tanrı mükemmeldir ve tek bir günahı bile görmezlikten gelemez!

Bir örnek verecek olursak, atamız Adem Tanrı tarafından Cennet Bahçesi’nden kovulmadan önce kaç tane günah işlemişti? On günah, ya da yüz günah? Belki de bin? Hayır! İşlediği günah yalnızca bir taneydi ve Adem’in Cennet Bahçesi’nden atılması gerektirecek kadar yeterliydi!

· Tek bir günah ve Adem Tanrı’nın önünde artık mükemmel değildi!

· Tek bir günah yüzünden Adem artık Tanrı’ya yaklaşamazdı!

· Tek bir günah nedeni ile Adem ‘in ölmesi gerekti!

· Tek bir günah, Adem’in sonsuz ateşte bir yer edinmesi için yeterliydi!

Evet, Tanrı kutsaldır ve günahı hafife alamaz! Bu nedenle İsrailoğullarına şöyle dedi: “Yasa’nın her dediğini yerine getirse de, tek konuda ondan sapan kişi bütün Yasa’ya karşı suçlu olur.”  (Yakup 2:10)

Bu nedenle, eğer Tanrı’nın kutsallığı böyle ise, bilmek istediğimiz şey şudur: Tanrı, Yasa’yı kusursuz bir şekilde hiç kimsenin yerine getiremeyeceğini biliyordu, o zaman İsraillilere On Buyruğu neden verdi? Tanrı’nın bu soruya verdiği yanıtı dinleyelim: “Yasa’nın gereklerini yapmakla hiç kimse Tanrı katında aklanmayacaktır. Çünkü Yasa sayesinde günahın bilincine varılır.”  (Romalılar 3:20)  O zaman On Buyruğun amacı nedir? Günahı uzaklaştırmak mı? Tanrı’nın bu soruya verdiği yanıt şudur: “Hayır, buyrukların amacı, günahı açıklamaktır!” (ya da NIV’deki çeviriye göre: “bizi günah konusunda bilinçlendirmek.”)

Bu önemli noktayı kavradınız mı? Tanrı, on kutsal buyruğunu Musa’ya ve İsrailoğullarına neden verdi? Onlara bu buyrukları yerine getirerek Cennet’e girme hakkını kazanabilmeleri için mi bu buyrukları verdi? Hayır! Bu, mümkün olamaz, çünkü Tanrı şöyle der: “Eğer buyrukların tümünü yerine getirmezseniz, mahkum olursunuz!” Ademoğulları, Tanrı’nın buyurduğu her konuda Tanrı’ya kusursuz bir şekilde itaat edebilirler mi? Kirli, çamurlu bir su kuyusundan saf, temiz su çekilebilir mi? İmkansız!

On Buyruğun amacı nedir? Kutsal Yazılar bu konuda şöyle der: “Buyrukların amacı, günahı açıklamaktır!” Tanrı, bu buyrukları bizi Yargısı’ndan kurtarmak için vermedi. Tanrı, bu buyrukları bize verdi, çünkü bize suçlu günahkarlar olduğumuzu ve bir Kurtarıcı’ya ihtiyaç duyduğumuzu göstermek istedi! Bu nokta zihninizde açıklığa kavuştu mu?

On Buyruk bir hastanedeki röntgen makinesine benzer. Eğer hastaysam ve bendeki sorunun ne olduğunu bilmiyorsam, doktor büyük olasılıkla bazı röntgenler çekerek beni muayene edecektir. Bir röntgen fotoğrafının amacı nedir? Yalnızca tek bir amacı vardır: iç organlarımda ne gibi bir sorun olduğunu açıklamak. Benzer şekilde, Musa’ya emanet edilen kutsal buyruklar da hastanenin röntgen makinesine benzerler. Amaçları, yanlış olan şeyi açıklamaktır – yüreğimde ve canımda mevcut olan günah. On Buyruk, içimde bulunan günahı nasıl açıklayabilir? Bu buyruklar, günahımı şu şekilde açıklarlar: davranışımı, Tanrı’nın kutsal yasası ile kıyasladığım takdirde, düşüncelerimde, sözlerimde ve işlerimde Tanrı’dan ne kadar uzak olduğumu anlayabileceğim. Önce Tanrı’nın yasasına ve sonra kendime baktığım zaman, Tanrı’ya ve insana karşı günah işlediğimi ve kutsal bir Tanrı’nın saf ve lekesiz huzuruna kabul edilemeyeceğimi bileceğim!

Hastanedeki röntgen makinesi nasıl bir insanın bedenindeki sorunu göstermek için yararlı ise, aynı şekilde On Buyruk da bir insanın yüreğindeki yanlışı göstermek için yararlıdır. Ve bir röntgen hasta olan kişiyi nasıl iyileştiremezse, aynı şekilde On Buyruk da günah ile dolu olan yüreğimi iyileştiremez. Günahlı yüreğimin iyileşebilmesi için nasıl Büyük Doktor’a, yani Tanrı’ya geri dönmem gerekir. İçimdeki günah nedeni ile beni bekleyen ölüm ve yargıdan beni kurtaracak olan tek plana yalnızca Tanrı sahiptir.

Belki biri şöyle diyebilir: “Hey, dostum! Bir dakika bekle. Ben iyi bir insanım! Ben hırsızlık yapan, yalan söyleyen ve zina işleyen diğer insanlar gibi değilim.” Eğer bu tür düşüncelere sahipseniz, Tanrı’nın kutsallığını henüz anlamamış olduğunuz ortadadır. Bilmeniz gereken şey şudur: Tanrı, Yargı Günü’nde sizi günahlı komşunuz ile karşılaştırmayacaktır. Sizi kutsal ve mükemmel yasası ile karşılaştıracaktır; ve Tanrı bu yasa hakkında şöyle der: “Yasa’nın her dediğini yerine getirse de, tek konuda ondan sapan kişi, bütün Yasa’ya karşı suçlu olur.” (Yakup 2:10)  “Zina işlemeyeceksin!” diyen Tanrı, aynı zamanda, “Yalan söylemeyeceksin!” de der. Böylece, eğer zina işlemeseniz, ama tek bir yalan bile söyleseniz, Yasa’yı yine de çiğnemiş olursunuz (Yakup 2:11) ve Cennet’e, yani Tanrı’nın Huzuru’na giremezsiniz, çünkü Kutsal Yazılar şöyle der: “Oraya murdar hiç bir şey, iğrenç ve aldatıcı işler yapan hiç kimse asla girmeyecek. “ (Vahiy 21:27) Bizlerin asla kendi çabalarımız aracılığı ile Tanrı’yı hoşnut edemeyeceğimiz kesindir! Tanrı Sözü, bu konuyu şu sözler ile duyurur:

“Hepimiz murdar olanlara benzedik, bütün doğru işlerimiz kirli adet bezi gibi.” (Yeşaya 64:6) “Tanrı, herkesi günahın denetiminde olan günahkarlar olarak yargılar. Doğru kimse yoktur, tek kişi bile yoktur. Hepsi saptı. İyilik eden yok, tek kişi bile! Hiç ayrım yoktur. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı!” (Romalılar 3:9, 10, 12, 22, 23)

Eğer bizi yargılaması gerekenin önündeki durumumuz buysa, o zaman O’nun cezasından nasıl kaçabiliriz? Kurtulmak için ne yapmamız gerekir? Umutsuz bir durumda mıyız? Kendi çabalarımızın temelinde umudumuz yoktur. Ama Tanrı’ya şükürler olsun ki, O Ademoğullarını günahın cezasından kurtarmak için bir plan tasarladı!

Şimdi Tevrat’ın Mısır’dan Çıkış kitabının yirminci bölümünü okumaya devam edelim ve Tanrı’nın, Kutsal Yasası’nın Ademoğullarının üzerlerine getirdiği lanetten onları kurtarmak için sağlamış olduğu yolun ne olduğunu görelim. Tanrı, İsrailliler’e On Buyruğu verdikten sonra, Kutsal Yazılar şöyle der:

(Mısır2dan Çıkış 20) 18Halk gök gürlemelerini, boru sesi duyup, şimşekleri ve dağın başındaki dumanı görünce korkudan titremeye başladı. 21Musa, Tanrı’nın içinde bulunduğu koyu karanlığa yaklaşırken, halk uzakta durdu. 22Sonra Rab Musa’ya şöyle dedi: ‘İsrailliler’e de ki, ‘Göklerden sizinle konuştuğumu gördünüz. 24Benim yanım sıra başka ilahlar yapmayacaksınız. Benim için toprak bir sunak yapacaksınız. Yakmalık ve esenlik sunularınızı, davarlarınızı, sığırlarınızı, onun üzerinde sunacaksınız. Adımı anımsattığım her yere gelip sizi kutsayacağım.”

Böylece Musa, Tanrı’nın kendisine buyurduğu her şeyi bir kitap halinde yazdı. Sonra sabah erkenden kalktı ve Tanrı’nın buyurmuş olduğu gibi Sina Dağı’nın eteğinde bir sunak yaptı. Musa, sunağı yapmayı bitirdiği zaman bazı İsrailli gençlere esenlik kurbanları olarak boğalar kesmelerini ve bu boğaların kanlarını leğenlere doldurmalarını ve etlerini sunakta yakmalarını buyurdu. Sonra Musa boğaların kanını aldı ve bu kanları sunağın, On Buyruğu yazmış olduğu kitabın ve tüm halkın üzerine serpti. Ve şöyle dedi: “Rabbin sizin ile yaptığı antlaşmanın kanı budur.” (Mısır’dan Çıkış 24:4-7)

Böylece Tanrı’nın buyruğu üzerine harekete geçen Musa’nın bir sunak yaptığını, bazı hayvanları kurban ettiğini ve bu hayvanların kanlarını tüm İsrail halkının üzerine serptiğini görüyoruz. Tüm bu yapılanların amacı neydi? Tanrı, ataları Adem, Habil, Nuh, İbrahim, İshak ve Yakup’a öğretmiş olduğu gerçeği İsrailliler’e hatırlatmak istedi. Bu gerçek şuydu: “Kan dökülmeksizin bağışlama olmaz.” (İbraniler 9:22) Tanrı’ya yaklaşmak isteyen herkesin O’na kusursuz bir kurbanın mükemmelliği içinde yaklaşması gerekiyordu.

Tanrı bu hayvan kurbanlarının sunulmasını neden buyurdu? Buyurdu, çünkü Tanrı adildir ve O’nun kutsal yasası, günahların “en küçüğünün” cezasının dahi Tanrı’dan ve O’nun yüce görkeminden uzak kalmak anlamına gelen ölüm ve sonsuz yargı olduğunu bildirir. Ve İsrailoğulları O’nun kutsal buyruklarını yerine getiremedikleri için Tanrı’ya kusursuz bir kurban getirmek zorundaydılar. Öyle ki, bu masum kurban suçlu olanın yerine geçebilsin. Ancak yine de daha önce öğrenmiş olduğumuz gibi, hayvan kurbanlar günahı uzaklaştıramazlar. Hayvan kurbanlar, insanın günahını, Tanrı, Kutsal Kurtarıcı’yı dünyaya gönderinceye kadar yalnızca örtebilirler. Kurtarıcı, Kendisini günah uğruna gönüllü nihai Kurban olarak sunacaktı.

Bugün bu Kurtarıcı’nın gelmiş olduğunu ve günahlarımızın cezasını ilk ve son kez olarak ödemiş olduğunu bildiğimiz için ne mutlu bizlere! Bu Kurtarıcının Adını biliyor musunuz? Evet, O’nun Adı İsa’dır. İsa adı, Rab kurtarır anlamına gelir. İsa’nın yersel babası yoktu. O, gökyüzünden geldi. Tüm Adem soyunda bulunan günahlı doğayı miras almadı. İsa, On Buyruğa eksiksiz olarak itaat etti ve Tanrı’nın adil taleplerinin hepsini yerine getirdi. Çünkü O, günahsızdı. O’na inanan herkesin günahını ortadan kaldıran bir Kurban olarak Yaşamını verebilecek özellikteydi. Kurtarıcı’nın mükemmel kurbanını temel alan Tanrı, sizi ve beni doğru ilan edebilir, çünkü hiç günahı Olmayan, sizin ve benim günahımın cezası için acı çekti.

Sevgili dostlar, bugün öğrendiklerimizin temelinde şu iki çok önemli düşünceyi hatırlayalım.

1.) Öncelikle şunu kesin olarak bilmelisiniz ki, hiç kimse kendisini On Buyruğu yerine getirerek kurtaramaz! Bu konu hakkında Kutsal Yazıların ne söylediğine tekrar kulak verelim: “Yasa’nın gereklerini yapmaya güvenenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü, şöyle yazılmıştır: ‘Yasa Kitabı’nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir.’”  (Galatyalılar 3:10) “Çünkü Yasa’nın her dediğini yerine getirse de, tek konuda ondan sapan kişi, bütün Yasa’ya karşı suçlu olur.” (Yakup 2:10) On Buyruğu yerine getirmeye çalışarak hiç kimse kurtulmayacaktır! Buyrukların amacı, günahı açıklamaktır.

2.) Aklımızda tutmamız gereken ikinci düşünce, yalnızca Tanrı’nın günahkarları kurtaracak bir plana sahip olduğudur! Kutsal Yazıların bu konuda ne söylediğini dinleyelim: “Tek Tanrı ve Tanrı ile insanlar arasında tek aracı vardır. O d insan olan ve kendisini herkes için fidye olarak sunmuş bulunan Mesih İsa’dır.” (1.Timoteos 2:5, 6) gerçekten de, sadece Tanrı günahkarları kurtaracak bir plana sahiptir.

Ve şimdi dileyici dostlarımız, sizleri şu iki düşünce ile baş başa bırakıyoruz: On Buyruğu yerine getirmeye çalışarak hiç kimse kurtulmayacaktır. Ve: Günahkarları kurtaracak bir plana sahip olan yalnızca Tanrı’dır.

Dinlediğiniz için teşekkürler..

Bugün çalıştığız konular hakkında Tanrı size anlayış versin ve sizi bereketlesin, çünkü O’nu Sözü şöyle der:

Yasa’nın gereklerini yapmakla hiç kimse Tanrı katında aklanmayacaktır. Çünkü Yasa sayesinde günahın bilincine varılır!”  (Romalılar 3:20)