Allah: Tanrı’nın İslam’daki adı.

Adhan: Müezzin tarafından camiden her gün yapılan namaz çağrısı.

Ahad: Tanrı’nın tekliği; birden fazla sayının reddedilmesi. Tanrı’nın, kendisi ile ilişkisi olan bir ortak ya da eşe sahip olmadığına inanmak.

Ali: Ebu Talib’in oğlu, Muhammed’in en küçük kızı olan Fatma ile evlenen ilk kuzeni, Şiili Müslümanlar tarafından Muhammed’in gerçek ardılı olarak kabul edilir; İmamlar Ali’nin ardından gelmişlerdir. Sünnilere göre dördüncü Halifedir.

Akide: dini inancın bir ifadesi, bir iman ikrarı onayı.

Ayşe: Muhammed’in üçüncü eşi ve Ebu Bekir’in kızı.

Bahira: Basra’daki kervanların turlarından yaşamını kazanan ve Muhammed üzerinde güçlü etkiye sahip, Nesturi mezhebine ait bir rahip.

Beş Şart: Müslümanlar’ın temel dini görevleri, yani, iman ikrarını ezberlemek (kelime-i şehadet); namaz kılmak (Salat); oruç tutmak (savm); sadaka vermek (zekat); ömürleri boyunca en azından bir kez Mekke’ye yolculuk etmek (hac).

Bismillah: “Allah’ın adı ile” anlamına gelen Arapça bir deyim.

Cihat: Allah yolunda söz ya da kılıç ile yapılan kutsal mücadele; kutsal savaş.

Cin: Tanrı tarafından yaratılan ruhlar, İslam’a göre bazıları iyi, bazıları ise kötüdürler.

Cizye: Yahudiler ve Hristiyanlar tarafından Müslüman yetkililere ödenen vergi; İslam’ı kabul etmeye ya da kabul etmedikleri takdirde ölmeye zorlanan putperestlere yapılandan farklı bir uygulama.

Deccal: Çağların sonunda görünecek olan Mesih karşıtının adı.

Ebu Bekir: Mekke’nin zengin ve saygın bir tüccarı, İslam’ı ilk kabul eden kişilerden biri ve Muhammed’in yakın bir dostu ve refakatçisi. Sünnilere göre ilk Müslüman Halifesiydi.

Fatma: Muhammed’in ilk karısından olan kızı.

Fetva: Dini/yasal bir hüküm.

Fetva: Kuran yasası hakkında bir uzmanın yasal düşüncesi.

Hac: Mekke’ye yapılan yolculuk; İslam’ın Beş Şartı’ndan biri.

Hadis: Bire bir anlamı ile bir öykü; peygamberin söylediği, yaptığı ya da onayladığı –peygamberin önünde söylenen ya da yapılan bir şey– varsayılan (sünnet) daha sonra yazılmış halinin sözlü bir geleneği.

Hafız: Kuran’ı ezberleyen biri, profesyonel bir ezberci.

Halife: Muhammed’in ölümünden sonra yönetimi ele alan ruhsal ve politik önderin unvanı.

Hanif: İbrahim gibi, peygamberler arasında önde gelen bir konuma sahip orijinal bir tektanrıcı.

Hatice: Muhammed’in ilk karısı; Muhammed’in mesajının Tanrı’dan olduğuna inanan ilk kişidir.

Halife: Tanrı’nın yeryüzündeki vekili

Hicret: Muhammed’in, M.S. 622 yılında Mekke’den Medine’ye kaçışı, Hristiyanlar’ın İ.Ö. ve İ.S. ifadelerini kullanmaları gibi Müslümanlar da bu olaydan önceki ve sonraki zamanı belirtmek için kullanırlar.

Huri: (çoğul, hur’in): Cennetteki bir genç kız ya da bakire.

İbadet: Kişinin öncelikli görevlerini yapmasını ve sevap işlemesini içeren adanmış tapınma.

İçma: Yasal teori ve uygulamanın beli bir ölçüye uydurulması için sekizinci yüzyılda sunulan Müslüman bilginlerin fikir birliği; daha önceki dönemin bireysel düşüncesi olan içtihad’a  karşıttır.

İçtihad: İçma’ya karşıt olan kişisel düşünce ya da Müslüman bilginlerin sahip oldukları fikir birliği.

İmam: Sünni Müslümanlar tarafından İslam yasası ve teolojisinde bir otorite olarak görülen kişi. Şii İslamı’ndaki bir tür papa. Şiiler İmamların ardıllığını kabul ederler. On ikinci yüzyıldan sonra, yetki kaynağı ulemalara intikal ettiği zaman, imam saklanmaya gitti, ulema’nın gizlenen İmam’ın temsilcileri oldukları konusunda ortak düşünceler mevcuttur.

İman: Tanrı’ya, meleklere, peygamberlere, Kutsal Yazılar’a ve nihai yargıya inanmak.

İncil: Orijinal olarak Tanrı tarafından açıklanan Yeni Antlaşma Müjdeleri, ama pek çok Müslüman’ın inandığı gibi Hristiyanlar tarafından kabul edilen Yeni Antlaşma’nın sonradan tahrif edilen metni değil.

İsa: Yeşu adının Arapça’daki ismi.

İslam: Muhammed’e açıklanan din. (Allah’ın isteğine) teslim olmak anlamına gelir.

İsmail: İbrahim’in, karısının cariyesi Hacer’den olan ilk oğlu. Müslümanlar Tanrı’nın vaat ettiği oğlun İshak değil İsmail olduğunu düşünürler.

İsmet: Peygamberlerin tüm günahlardan ya da en azından tüm büyük günahlardan korunmaları; hatasız olmaları.

Kabe: Mekke’deki camiinin avlusunda bulunan, Müslümanlar’ın dua ederken yönlendikleri, “Tanrı’nın Evi” olarak adlandırılan kübik bir taş bina. Bu binanın içinde, Adem tarafından Cebrail’e verildiği varsayılan siyah taş bulunur; bu taşın oğlu İsmail ile birlikte Kabe’yi inşa ettiği iddia edilen İbrahim tarafından kullanıldığı söylenir. Bu siyah taş, Muhammed’in döneminden itibaren Muhammed ve Müslümanlar tarafından öpülmüştür.

Kâfir: İmansız biri; mümin olarak adlandırılan inananın karşıtı.

Kader: Her şeye Tanrı tarafından karar verilmesi, iyilik ve kötülük için Tanrı’nın emri.

Kelam: Konuşma. Tanrı’nın Sözü için kullanılır ve daha sonra teolojiyi akılcı yoldan tartışan iskolastik (alimane) teoloji için de kullanılır.

Kıble: Müslümanlar’ın namaz kılarken yüzlerini Mekke yönüne çevirdikleri nokta.

Medine: İslam’ın (Mekke’den sonraki) en kutsal ikinci kenti. Önceleri Yathrib adını taşırdı, Muhammed bu kente M.S. 622 yılında hicret etti (bakınız Hicret).

Mehdi: “Rehberlik edilen” ya da gelecek olan dünya doğruluk lideri. Sünniler, ilkinin görünmesini beklerler ve Şiiler, M.S.874 yılında ortadan kaybolan son İmamı’nın bir gün Mehdi olarak yeniden görüneceğine inanırlar.

Mensuk: Daha önceki bir açıklamanın iptal edilmesi (bakınız Nasık).

Mekke: Muhammed’in Suudi Arabistan’da bulunan doğum yeri. Müslümanlar tarafından en kutsal kent olarak kabul edilir. Ömürleri boyunca en azından bir kez olmak üzere fiziksel ve ekonomik açıdan yeterli olan tüm Müslümanlar tarafından ziyaret edilmesi gerekir.

Minare: Namaza çağrıların yapıldığı camii kulesi.

Mirac: Merdiven ya da yükselme yolu; Muhammed’in göğe yükselmesi.

Muhammed: İslam’ın kurucusu. M.S. yaklaşık 570 yılında doğdu ve M.S. 632 yılında öldü. Müslümanlar’a göre Muhammed, Tanrı’nın son ve nihai peygamberidir ve Tanrı onun aracılığı ile Kuran’daki açıklamaları vermiştir.

Mücahit: Kutsal savaşlarda savaşan Müslümanlar (bakınız cihat).

Mucize: Bir peygambere, görevini onaylamak amacı ile ihsan edilen özel bir mucize.

Müezzin: Her gün, camiden beş kez namaza çağrı yapan kişi.

Mümin: İnanmayan birinin karşıtı olan, iman eden kişi.

Müslüman: Kelime anlamı, “(Tanrı’ya) teslim olan kişi.”

Nebi: Tanrı’nın mesaj vererek gönderdiği bir peygamber.

Namaz: Dualar. Hindistan’da günlük salat için sıkça kullanılan bir sözcük.

Nasık: İptal eden. Mensuk iptal edilen anlamına gelir.

Ömer: Sünni öğretişine göre ikinci Halife ve ilk Halife Ebu Bekir’in baş danışmanı.

Resul: Tanrı’dan bir mesaj ya da açıklama getiren bir elçi. Müslüman geleneği, 124.000 peygamber sıralar. Ancak, en gözde peygamberler beş (ya da altı) tanedir: Muhammed (Tanrı’nın Elçisi), Nuh (Tanrı’nın Vaizi), İbrahim (Tanrı’nın Dostu), Musa (Tanrı ile Konuşan), ve İsa (Tanrı’nın Sözü). Bazı kişiler aynı zamanda Adem’i de (Tanrı’nın Seçilmişi) altıncı peygamber olarak listeye dahil ederler. Muhammed’in Kuran’daki tam ve nihai Tanrı açıklamasının son ve nihai peygamberi, “tüm peygamberlerin mührü” olduğuna inanılır.

Salat: İslam inancının Beş Şartı’ndan biri olan ve günde beş kez kılınan namaz. Müslümanlar’dan Cuma günleri öğle zamanı camide toplu namaz kılmaları talep edilir.

Sırat [ya da Siirat]: Bire bir anlamı ile cehennemin üzerindeki köprü. Mecazi anlamı ile cennete giden dar yol.

Sufiler: Dünyasal bağlılıkları reddeden, her şeyde Tanrı’yı gören ve varlıklarının Tanrı ile birleşmesi için çaba gösteren mistik İslam kanadı. Ortodoks İslam tektanrıcılığının (her şeyi Tanrı yarattı) karşıtı olarak panteizme (Tanrı her şeydir) eğilim gösterirler. Bazı kişiler Muhammed’i tanrılaştırdılar, bu tutum dini inançlarına sadık Müslümanlar tarafından lanetleme olarak görülür.

Sure: Toplam 114 tane olan Kuran bölümlerinden herhangi biri.

Sünniler: İslam’ın temel bedeni olan bu mezhep, tüm Müslümanlar’ın yaklaşık % 80’ini kapsar; Sünniler, Şiilerin aksine olarak Muhammed’in ardılı olan gerçek soyun dört Halife’de bulunduğuna inanırlar: Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali.

Şehadet: Bire bir anlamı ile, iman ikrarının ezberlenmesi aracılığı ile yapılan “tanıklık etmek”: “Allah’tan başka Tanrı yoktur ve Muhammed O’nun elçisidir.” Bu iman ikrarını içtenlikle söylemek, bir Müslüman olmak için gerekli olan her şeydir.

Şirk: Ortaklık koşmak, özellikle Tanrı’yı bir başkası ile eş tutmak ve bu nedenle O’nun mutlak eşsizliğini inkâr etmek.

Şiiler: Sünilerin aksine, Muhammed’in damadı Ali’nin İslam topluluğunun önderliği konusunda gerçek ardılı olduğuna inanan temel İslam mezheplerinden biri.

Taghir: Bire bir anlamı ile, “değiştirilmiş ya da sahte hale getirilmiş”, bazen Kutsal Kitap’taki bir metnin tahrif edilmesi ile ilgili kullanılır (aynı zamanda bakınız tebdil).

Tahrif: Kutsal Kitap’ın tahrif edilmiş olduğuna dair İslam öğretişi.

Tekbir: “Tanrı’nın büyük” (Allahü ekber) olduğunu söyleyerek Tanrı’yı övmek.

Takva: Dindar ya da erdemli bir karakter.

Tebdil: Bire bir anlamı ile “değişim”, özellikle Kutsal Kitap’taki bir metnin değişimi ya da tahrif edilmesi ile ilgili olarak kullanılır.

Tefsir: Kuran hakkında bir yorum.

Tevhid: Özellikle Tanrı’nın mutlak tekliği ile ilgili kullanılan birlik.

Tevrat: Yahudi Yasası ya da Musa’nın Yasası.

Ulema: Müslüman bilginlerin fikir birliği etmeleri aracılığı ile ulaştıkları ilkeler, Sünniler tarafından yetkin olarak kabul edilirler; din ile ilgili konularda eğitim görmüş olanlar.

Ömer: İslam’ı ilk kabul eden kişilerden olan, Muhammed’in adan­mış bir izleyicisi. İkinci Müslüman Halifesi.

Osman: İslam dinini ilk kabul eden kişilerden olan başka biri ve üçüncü Müslüman Halifesi.

Vahid: Herkesin Tek ve Aynı Tanrısı. Bazen değişimli olarak Ahad ile birlikte olarak kullanılır.

Zebur: Eski Antlaşma’daki Mezmurlar kitabına verilen isim.

Zekat: Adanmış bir Müslüman’ın gelirinin kırkta birini (yüzde iki buçuğunu) öncelikle yoksul ve ihtiyaç sahibi olan kişilere vermesi gereken dini bir sunu.